Hazır mıyız? Dünya tarihinde hiç olmadığı kadar büyük değişimleri yaşamaya hazır mıyız?
2023 paketi o kadar dolu ki, sadece bir konu hakkında onlarca yazı yazmam gerektiği için sizlere sadece başlıklar olarak değinip geçeceğim.
Bu konular için detaylara girerek ve araştırmalar yaparak yol almanızı arzu ediyorum. 2023 iyisiyle kötüsüyle, fırsatlarıyla kaoslarıyla velhasıl her yanıyla çift başlı yılan gibi duruyor.
Savaşlarla dolu bir yıl bizi bekliyor. Doğumun yani bağımsızlığın son çırpınışları bunlar. Düşük olurda bunca çaba boşa gider mi bilmem. Ama bu doğum gerçekleşirse Türkiye dünya sahnesinde bambaşka bir koltukta kendine yer bulacak.
Yunanistan savaşın bir an önce başlaması için elindeki tüm kozları oynuyor. Deniz sahasını, uluslar arası suları ihlali resmiyete dökmeye hazırlanıyor.
İstanbul da var olacak harp ve büyük kışla veya depremle sonuç almak isteyecekler. Gıdaya hakim olmak daha da zorlaşacak. Yapay zeka hücrelerimize kadar girecek. Süper ama duygusuz ırklarla tanışacağız. Diğerlerimiz yavaş yavaş hastalıklarla virüslerle eriyecek.
Gıdada ki değişim hiç olmadığı kadar farklılık gösterecek. Nişasta bazlı şekerden tutun G.D.O LU ürünlerden başka bir şey tüketme şansımız kalmayacak. İlaçlar bir yanımızı iyi ederken başka bir yandan eritecek.
Tek din projesi ve dinsizlik projeleri daha fazla etkinlik kazanacak. Bunun yanında Lgbt li gençlik ve pedofili artacak. Metelerse hayatımızda daha fazla yer bulacak. Bu dünyada değil de bu sanal dünyada yaşamak daha cazip gelecek.
Peki olumlu yanlara gelirsek, Türkiye zamanla süper sermaye merkezi olacak. Enerji merkez üssü olacak. Lojistik olarak bir merkez olacak. Türkiye doğudaki büyük ekonomik değişime öncülük edecek. Türk birliğini daha etkin hale getirecek. ABD bir yıkım beklenirken Türkiye tüm akılları durduracak hamlelere imza atacak. Bir çok anlaşmalar bu sene imzalanacak. Çin’den başlayan küreselci dünya, Asya’yı besleyip Avrupa’yı ve ABD’yi sefalete, yıkıma sokacak. İçeriye gelirsek ak ve kara hiç olmadığı kadar rengini belli edecek. Operasyonlar dışarıda olduğu gibi içeride de sürecek.
Köklerimize, geleneklerimize, dini yapımıza sımsıkı sarılalım. Telefon bağımlılık hastalığından bir nebze kurtulup hayatı sorgulayalım. Kullanmayı unuttuğumuz kalbimiz, aklımız olduğunu hatırlayalım. Yine güçlü his, vicdana sahip olmamız lazım. Yine aile mahalle kültürü ve toplum kültürüne sahip olmamız lazım.
Çağın alevler içinde yandığı bu çağ da bizler aktif diri olup etrafımızı aydınlatmamız lazım.
Selam ve dua ile...
1