Bütün demokratik dünyada seçimle gelen iktidarlar, eğer ekonomiyi iyi
yönetemiyorlarsa, insanlar enflasyon ve her gün yağmur gibi gelen
zamlar yüzünden derin bir yoksulluk yaşıyorlarsa, yargı siyasallaştığı için
adaletin terazisi şaşmışsa ve de özgürlükler askıya alınmışsa o iktidarın
sandıkta kaybetmesi mukadderdir.
Ama ne yapalım ki Türkiye bildiğimiz anlamıyla normal bir demokrasi
değil. Bu ülkede toplum hafızası demokrasiye ayarlı olmadığı için
seçmen davranışları başka bir mekanizmaya göre işliyor. İdeolojik
aidiyetler ve itaat kültürü öylesine güçlü ki ekonomik krizin altında ezilen
insanlar oy tercihlerini ekmeğinin küçülmesi üzerinden değil, ‘lider
kutsallığı’ üzerinden yapıyorlar.
Kabul etmek gerekiyor ki Sünni siyasal mirasımızın uzantısı olan itaat
kültürü, bugün de toplumsal davranış kalıplarımızı tanzim etmeye devam
ediyor. Zira biliyoruz ki neredeyse bütün İslam tarihi boyunca Sünni
siyasi düşünce, toplumu siyasal katılımdan uzaklaştırarak otokrat
sultanların karşısında boyun eğme anlayışının oluşmasında önemli bir rol
oynamıştır.
Çarşıda, pazarda, markette öylesine yakıcı manzaralar yaşanıyor ki
normal bir demokraside hiçbir iktidar bu fotoğrafın altından kalkamaz ve
iktidar değişimi kaçınılmaz hale gelir. Bunun için zamlı hayata kısaca
bakmakta yarar var: TÜİK’in resmi enflasyonu yüzde 61.14. ENAG’ın
enflasyon rakamı ise yüzde 142.63. Ancak pazar enflasyonu yüzde 200.
-Tek bir domatesin fiyatı 8.86 lira, üç adet biber 2.50 lira, bir salatalık
2.50, lira olmuş.
-Ulaştırmada fiyat artışı bir yılda yüzde 99.12
-Eğitim harcamaları fiyatları bir yılda yüzde 26.73 artmış.
-Bir yılda elektrik ve doğalgaz üretim ve dağıtım fiyatı yüzde 228.94.
-Su fiyatı yüzde 42.34 oranında artmış.
-Sadece Mart ayında motorinde fiyat artışı yüzde 32.67, benzinde ise
yüzde 24.41 olmuş.
Yaşanan bu manzarayı tek cümleyle ifade etmek gerekirse herhalde
şöyle özetleyebiliriz: Tek millet, tek devlet, tek domates…
Hal böyleyken, araştırma şirketlerinin sonuçları, AK Parti iktidarının
yüzde 30’ların altına düşmediğini gösteriyor. Doğal olarak ekonomistler,
siyasi analistler bu durumu anlamlandırmakta zorluk çekiyorlar. Evet
gerçekten de böylesine bir ekonomik yangın karşısında AK Parti’nin hala
yüzde 30’larda seyretmesini anlamak mümkün değil.
İnsanlarla birebir konuştuğunuzda hemen hepsi yaşadıkları yoksulluktan
ıstırap duyduklarını söylüyorlar. Buna rağmen, mevcut durumdan AK
Parti’nin sorumlu olduğunu söylemeye de dilleri varmıyor. Öyle ki “Bu
zamlar dış güçler yüzünden oluyor, bütün dünya Türkiye’ye karşı,
ama Reis’in bir bildiği vardır” gibi bahaneler üreterek teselli bulmaya
çalışıyorlar…
Maalesef yaşadığımız bu dramatik halin rasyonel bir izahı yok. Ancak
unutmamak gerekiyor ki insanlar her gün daha da dayanılmaz hale gelen
ekonomik kriz yüzünden domatesi, biberi, patlıcanı tane ile almaya
devam ederlerse, bunun sandıkta mutlaka bir sonucu olacaktır.
.MÜZİK YAYIN SAATLER,İ YENİDEN BELİRLENMELİ….
Pandemi yasaklarında müzikli eğlence yerleri gece 24 de kapanma
zorunluluğu vardı.
Fakat yasaklar kalktı ama müzikli eğlence yerlerindeki yasak devam
etti.
Bu sefer Kaymakamlar ve Valilere büyük baskı artmaya başladı.
Ege ve Ak Deniz bölgesindeki müzikli eğlence yeleri Turizme hitap
ediyorlar.
Gelen Turist eğlenmeye gezip tozmaya geliyor.
İktidar bu yasağı görüp;bir an önce yeniden en azından gece 03.00 e
kadar buna müsaade etmelidir.
Turizm şirketleri bunu dört gözle beklemektedirler.
Buna Turizm Bakanı öncülük etmesi gerekmektedir.