Evet artık seçim bitti meydanlar geride kaldı.
Şimdi siyasiler el ele verip bu ülke için çalışmalıdır.
Bu ülkeye acil Adalet ve Hukuk ön plana çıkarılarak yeniden bir top yekün
temizlenme zamanıdır.
Seçim bitti, Tayyip Erdoğan yeniden seçildi ve o işine devam edecek. Bu süreçte çok şey
yaşadık, zaman zaman vicdanlarımızı sızlatan, ahlaken hepimizi utandıran sahnelere şahit
olduk ama artık bunlar geride kaldı.
Şimdi herkes için muhasebe yapma zamanı… Özellikle de İslami değerleri önemseyen
dindarlar olarak Müslümanlık anlayışımızı yeni baştan gözden geçirmemiz gerektiği
kanaatindeyim.
Çünkü siyasetten toplumsal hayatın katmanlarına kadar her alanda ortaya çıkan manzarayı
gerçek anlamda bir Müslümanlık anlayışıyla bağdaştırmak ne yazık ki pek mümkün
gözükmüyor. Evet burası Müslüman bir ülke, doğal olarak insanlar namaz, oruç ve hac gibi
ibadetleri kendi hassasiyetlerine göre yerine getirmeye çalışıyorlar. İnsanların bir bölümü
dinle daha sıkı bir ilişki içinde olurken bir bölümünün ilişkisi ise daha gevşek bir görüntü arz
edebiliyor. Kuşkusuz bu, insanların tamamen kendi iradeleriyle ilgili bir durum.
Ama bir gerçek var ki İslam namaz ve oruç gibi sadece belli ibadetlerden ibaret değil.
Biliyoruz ki attığımız her adım, her söz ve eylem ibadet bağlamında bir anlam ifade
etmektedir. Çünkü din, hayatımızın her alanında yapıp ettiklerimiz konusunda bize öneriler
sunan ve belli yükümlülükler getiren değerler bütünüdür.
Gerek yönetimsel, gerekse bireysel anlamda İslam, her işimizi adalet üzere yürütmeyi,
hakka-hukuka riayet etmeyi, başkalarının ırzına-namusuna tasallutta bulunmamayı, bireylerin
özgürlüklerini korumayı, yolsuzluk ve rüşvetten uzak durmayı, yalan söylememeyi, insanlara
iftirada bulunmamayı, eğer yöneticiyseniz liyakati esas almayı, her eyleminizde Allah
görüyormuş gibi şeffaf davranmayı öğütler ve önerir.
Maalesef Müslümanların kahir ekseriyeti için yöneticilerin adil olması ya da olmaması bir
anlam ifade etmiyor. Eğer yöneticilerin alnı secdeliyse yolsuzluk yapmaları, yalan söylemeleri
ya da başkalarına iftirada bulunmaları görmezden gelinebiliyor.
Kabul etmek gerekiyor ki ülkemizde cari olan Müslümanlık anlayışı, rahmet dini olan İslam’ın
fulü bir kopyasından ibaret… Şu bir gerçek ki bugün camileri dolduran insanların büyük bir
bölümü için namaz önemlidir, cami önemlidir, Ayasofya’nın açılması, yeni camilerin yapılması
önemli bir Müslümanlık göstergesidir. Ama alnı secdeye varan yöneticilerin, Allah’ın
Kur’an’da açık bir şekilde emrettiği gibi adaletle hükmetmemeleri, liyakat ve ehliyete riayet
etmemeleri, yolsuzluğu alışkanlık haline getirmeleri camileri dolduran insanların umurunda
olmaz. Çünkü onlar için önemli olan namaz kılmalarıdır, gerisi teferruattır.
İşte tam da bu, camilerin içini boşaltan, rahmet dini olan İslam’ı belli ritüellere hapseden
arızalı bir Müslümanlık anlayışının ta kendisidir…
Eğer Müslümanlar ahlaklı ve erdemli olmayı hayatlarının merkezi haline getiremezlerse,
geleneksel İslam kültüründen devralınan ‘görsel dindarlık’ anlayışını bir din gibi bellemeye
devam ederlerse korkarım gelecek nesillere taşıyacağımız gerçek bir din anlayışımız
da olmayacak.devam ederlerse korkarım gelecek nesillere taşıyacağımız gerçek bir
din anlayışımız da olmayacak.
Onun içindir ki gelin siyaseti dine alet etmeden temiz bir şekilde yapalım bununla ilgili
de TBMM de yeni bir Anayasa çerçevesinde bunu gündeme alarak perçinleyelim.
Aksi takdirde Türkiye”de siyaset ve din iç içe girer,bu da toplumu ikiye böler.