BTSO Başkanı Burkay meclis toplantısında yaptığı konuşmasında, koronavirüsle mücadelede geride kalan 2 yılın tüm dünyanın virüse karşı korumaya alındığı, sanayide çarkların durduğu bir dönem olduğunu söyledi. Normalleşme ile birlikte çarkların yeniden dönmeye başladığını ancak biriken arzın yeterli seviyede karşılanamadığını belirten Burkay, “Bu dönemde Türkiye, devletimizin toplumun tüm kesimlerine uzanan destekleri sayesinde hızlı bir toparlanma sürecine girdi. İş dünyası olarak bizler de piyasanın talebini karşılarken, pazar payımızı ve ülkemize duyulan güveni artırdık. Sanayide kapasite kullanım oranlarımızı son 3 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 80’lere taşımayı başardık. Aylık ortalama ihracatımızı 20 milyar doların üzerine, dünya ihracatındaki payımızı yüzde 1’e, ihracatımızın ithalatımızı karşılama oranını ise yüzde 93’lere yükselttik.” diye konuştu.
“EKONOMİK PARAMETRELER DİNAMİK YAPININ GÖSTERGESİ”
Türkiye’nin yüzde 7,4 düzeyinde gerçekleşen üçüncü çeyrek büyüme performansıyla en hızlı büyüyen ekonomiler arasında yer aldığını kaydeden Burkay, ekonomik parametrelerdeki gelişmelerin Türkiye’nin ve iş dünyasının dinamik yapısının en önemli göstergesi olduğunu vurguladı. Düşük faiz ve yüksek üretim hacmi prensibiyle belirlenen yeni yol haritasının ekonominin kronik sorunlarına çözüm üretmesinin en önemli beklentileri olduğunu ifade eden Burkay, şöyle konuştu: “Buna karşın özellikle döviz kurlarında yaşanan yüksek artış, piyasadaki öngörülebilirliği düşürmüş, maliyet belirleme ve iş yapmayı zorlaştırmıştır. Döviz kurlarında ekonomik gerçeklerle bağdaşmayan aşırı hareketler de bulunmaktadır. Yeni yatırımların önünü açmanın ve ticaret hayatını canlandırmanın yolu döviz kurlarındaki aşırı artışlar olmadığı gibi yüksek faiz de değildir. Yeni ekonomi politikası uygulamaları sonrası tüm fiyatlarda yeni dengelerin kurulacağı anlaşılmaktadır ancak yeni dengeler anlaşılır ve sürdürülebilir olmalıdır. Bu nedenle Türk Lirası’ndaki değer kaybı ve artan enflasyonun kontrolü için ilave tedbirler alınmalıdır. Ayrıca firmalarımızın son dönemde artan finansman ihtiyacı da hızla çözüme kavuşturulmasını beklediğimiz sorunlar arasındadır.”
“ÖZEL BANKALAR REEL SEKTÖRÜ DESTEKLEMELİ”
Başkan Burkay, özellikle kamu bankalarının öncülüğünde gerçekleşen faiz indirimlerine özel bankaların da destek vererek reel sektörün yanında olmalarının finans sektörü ile özel sektörün birlikte büyümesine imkân sağlayacağını kaydetti. Türkiye’nin yüksek faiz, çift haneli enflasyon ve volatilitesi yüksek döviz kuru sarmalından yine üretim ekonomisini destekleyen kararlı politikalarla çıkacağını belirten Burkay, “Bu süreçte milyonlarca çalışanımızı yakından ilgilendiren asgari ücretin de enflasyon rakamlarının üzerinde belirlenmesi, toplumsal motivasyonun artmasına vesile olacaktır. Bununla birlikte son dönemde artan maliyetler ve hammadde teminindeki sorunlarla mücadele eden işletmelerimizin de gözetilerek desteklenmeleri ve asgari ücret üzerindeki yüklerinin hafifletilmesi, ekonomimize yeni bir dinamizm kazandıracaktır. Türk iş dünyası temsilcileri olarak tüm zorluklarımızı aşacağımıza, yatırım, üretim ve ihracat odağında güçlü ve kaliteli büyüme hedeflerine yeniden odaklanacağımıza yürekten inanıyoruz.” dedi.
“ÜLKENE GÜVEN, KENDİNE GÜVEN”
Türkiye’nin bugüne kadar tüm krizlerden güçlenerek çıkmayı başardığını belirten Başkan Burkay, şunları kaydetti: “Ülkemize güvenen yatırımcı, orta ve uzun vadede hep kazanan tarafta yer aldı. Bugünkü sorunlarımızı aşmanın temel yolu da ‘ülkene güven, kendine güven’ ortak iradesiyle hareket etmektir. İş dünyası olarak bizler bu inançla çalışmaya, yatırımı, üretimi, istihdamı geliştirmeye ve ihracat odaklı büyüme hedeflerine katkı sağlamaya devam edeceğiz. BTSO olarak bu dönemde temel önceliğimiz, sektörlerimizin yaşadıkları sorunları çözüme kavuşturmak. Başta yüksek fiyat artışları, döviz kurları ve hammaddeye erişim olmak üzere iş dünyamızda yaşanan sorunları her fırsatta ekonomi yönetimi ve politika geliştiricilerle paylaşmayı sürdürüyoruz.”
“TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİNE GÜVENİYORUZ”
BTSO Meclis Başkanı Ali Uğur, pandemiyle birlikte dünya ekonomilerinin büyük bir darboğazdan geçtiğini belirterek, “Tedarik zincirindeki bozulmanın yanı sıra hammadde ve enerji maliyetlerindeki artışlar küresel ticareti derinden etkilemeye devam ediyor. İş dünyası olarak daha fazla yatırım ve daha fazla ticaret için temennimiz en kısa sürede öngörülebilir ve istikrarlı bir ortamın tesis edilmesidir. Ülkemiz pandemi ve tedarik kriziyle ortaya çıkan yeni şartlarda ihracatta önemli bir ivme yakaladı. Eylül ve ekim aylarında ihracatımız 20 milyar dolar sınırını geçti. Bizler Türkiye'nin potansiyeline güveniyoruz. Daha önceki kriz dönemlerinde olduğu gibi bu süreçten de başarıyla çıkacağımıza inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.