İşte Bursa İttifakının ortak açıklaması:
”Öncelikle yakın bir zaman önce vefat eden Can Ertan şahsında kalemlerini ve onurları için ayakta duran tüm basın mensuplarımıza işlerinde başarılar diler; sonsuzluğa göçen tüm gazetecilerimize Allah’tan rahmet dileriz.
Bugün burada Memleket Partisi Bursa İl Başkanı Güner Aklan, Demokratik Sol Parti Bursa İl Başkanı Cahit Akıncı, Doğru Parti Bursa İl Başkanı Kamil Karasil, Gelişim ve Demokrasi Partisi Bursa İl Başkanı Zeki Baştürk, Türkiye Değişim Partisi Bursa İl Başkanı Sevgi Boz, Cihan Partisi Bursa İl Başkan Mahmut Demir, Genç Parti Bursa İl Başkanı Tuncer Mutlu, Liberal Demokrat Parti Bursa İl Başkanı Mesut Terzi ve Bağımsız Türkiye Partisi Bursa İl Başkanı Şevket Tamaç olarak sizlerle birlikte olmaktan onur duyuyoruz.
Bu, bir tanışma çayı.
İçinizden bir meslektaşınızın da özendirmesi ile bizler bir araya geldik. Amacımız Cumhur yada Millet İttifakına bir seçenek değil. 3 milyon 200 bine dayanan nüfusu ile Türkiye’nin ekonomik olarak 4’cü gücü olan Bursa’nın kazanılmış haklarını son nefesimize kadar korumak ve kollamaktır.
Cumhur İttifakı partileri iktidarın gücünü son damlasına kadar kullanıyor. Bizler, Bursalı olarak hakkımıza düşen yatırımı ilimizde görmek istiyoruz. İstiyoruz da ama yatırımın gölgesini dahi göremiyoruz!
Son dönemlerde Bursa’ya ne yapılmış bir bakalım :
Sadece yıkım görüyoruz. Atatürk stadı ve Atatürk Kapalı Spor Salonu yıkıldı. Zübeyde Hanım Doğum Evi yıkıldı. Demirtaş Endüstri Meslek Lisesi, Çelebi Mehmet Lisesi yıkıldı. Kapalı Çarşı ve Tarihi Hanlar çevresinde içinde BOYNER Mağazasının da olduğu 40 küsür bina yıkıldı.
Yerlerine ne yapıldı? 6 Millet Bahçesi. Şimdilerde ise büyük bir kısmı Sönmez ailesi tarafından yaptırılan ve inşaatı devam eden 13 katlı Devlet Hastanesi. Yıllardır iktidarda olanların Bursa’ya katkısı , bir elin parmaklarını bile geçmiyor.
Kentin dışına bildiğiniz gibi bir şehir hastanesi yaptılar. Oraya gidecek olan yolun maliyetini bile Bursalı’nın sırtına yıktılar! Hastane maliyetinin 2,5 katı olan bu yük, neden hastaneyi yapan firmaya yıkılmıyor! Üstelik o gitmediğimiz hastanenin parası 3 milyon 200 bin Bursalı’nın cebinden çıkacakken!
Acemler’in göbeğine inşaa edilen hastane ile ilgili de çok ilginç bilgiler İl Başkanlıkları’na posta güvercinleri tarafından ulaşmaya başladı. Nedir diye meraklı bakışlarınızı fark edebiliyoruz. Hastane inşaatı başlamadan önceki haberleri hatırlayın, ne demişlerdi?
“Kentin trafik yükünü düşündük; o nedenle biz bu hastaneyi 510 yataklı ve küçük bir alana yapacağız.”
Şimdi gidin bakın dev bir beton kütlesi oluştu. Timsah Arena’dan başlayıp yıkılan Zübeyde Hanım Hastanesi’nin arsasının büyük çoğunluğunu kaplıyor. Pandeminin tavan yaptığı bir dönemde biz 9 parti yapılan sağlık yatırımını destekliyoruz. Ancak yapılan hastane özelinde bazı soruları da gündeme getirmek gerekiyor. İnşaat başlamadan önce basına servis edildiği gibi bir yapı düşünüldü ise ne değişti de kapasitenin 2,5 katı yatak ve hacim yarattınız bölgede? Hastanenin büyümesinin amacı, mahalle sakinlerinin dilinde de olan Çekirge Devlet Hastanesi’nden boşaltılacak olan alana Rezidans Projesi inşaatı mı? Yoksa şehrin dışına inşaa ettiğiniz hastane nedeniyle oluşan ulaştırmayan trafiğin üzerinize karabasan gibi oluşturduğu baskı mı? Soruları daha da uzatabiliriz ama diğer konulara da değinmemiz gerekiyor.
Yakın bir zamanda bir siyasi partinin İl Başkanı, Bursa’ya 10 yıldır uğrayamayan Yüksek Hızlı Tren inşaatı ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamayı dinledik. Önemli tespitleri de not aldık. YHT’nin Bursa’da masal olmasının tek bir nedeni var: “Su akar yolunu bulur” der büyüklerimiz. YHT Hatları için coğrafi şartları hiç düşünmeden başladılar. Bursa’nın coğrafi yapısı ne yazık ki; tünellere uygun değil. Bunun en bariz örneğini Doğancı Barajı üstünde yapılan tünelde görebiliyoruz. O tünel hem baraja baskı oluşturuyor hem de yapım ihalesi üzerinden daha yüksek bir maliyete neden oluyor. Bitiş zamanını da şimdiden ikiye katladı.
İktidar siyasetçilerinin Bursa’ya değer kazandırma çabaları göz boyamadan öteye geçmiyor. Bütçeler tükendi, kasalar boşaldı. Kalan damlaları da öngörülmeyen projelere gömüyorlar.
Sözü Doğancı’dan açmışken su konusuna da değinelim. Kentimizde 2 barajdan içme suyu sağlıyoruz. Yapılmalarının üzerinden uzun zaman geçti. Bugün Bursa’da kuraklığı konuşuyoruz. Şehrin 95 kilometre uzağındaki bir barajdan borularla içme suyu ile birleştirileceğini konuşuyoruz.
Biz 9 parti olarak yetkili kurumları uyarıyoruz. Bursa’da ciddi bir su sıkıntısı var. Kuraklığın nedenleri tartışılabilir ama şunu gören gözlerin daha iyi algılaması gerek. Tarihsel bir geçmişi olan bir kentte yaşıyoruz. Kente su taşıma sistemi 45 yaşında. Sistem eskidi. Şebekelerde su kaçakları mevcut. Barajların bakıma, onarıma, yenilenmeye gereksinimi var. İlgili kurumlar bunu yaparsa Bursa’nın su sıkıntısı da olmayacak.
Pandemi döneminin yarattığı sağlık koşulları hepimizce biliniyor. Hamitler Mezarlığı’nın 2032 yılında dolması gerekirken ne yazıktır ki 10 yıl öncesinden doldu. Cenazeler, Hasköy’e gömülür oldu. Hamitler’in yüzde 40 kapasitesi kadar olduğu ve kenttin 18 yıl ihtiyacını karşılayacağı söylenen Hasköy’den ise bize farklı bilgiler gelmeye başladı.
Gelen bilgiler defin ücretlerinin 3’e katlandığı ve aile mezarlıklarının 400 bin ila 750 bin arasında bir rakama ulaştığı. Allah gecinden versin herkes yaşamak ister. En küçük bir mezar yerinin dahi 3 bin liraya ulaştığı söyleniyorsa naaşınızın ortada kalacağı kaçınılmazdır. İktidar, ölümlerden bile gelir bekler duruma gelmiştir.
Ölümler acıdır. Gönül belediyeciliği ile gönüllere girileceği yerde ; belediye ölülerden medet umar hale gelmiş. İddiaların hepsinin takipçisiyiz.
Bir de deprem gerçeği var. Bursa için beklenen 6,5 şiddeti bir depremde insanların toplanacağı alanlar kalmadı. Kalan bir avuç alan ise kentin içinde kalan mahalle mezarlıkları. Gelecek için büyük tehlike.
-Ayakları yere basan Kentsel Dönüşüm ile tüm kent, baştanbaşa yeniden oluşturulmalıdır.
-Kaçak yapılaşmaya asla izin verilmemelidir.
-Sanayicilerin dertleri siyasi iktidar tarından dinlenilmeli ve çözüme gidilmeli. Bursa’da uygun alanlara sanayi yönlendirilmeli.
Hayat pahalılığından hepimiz yakınıyoruz. Yaşamı ucuzlatacak tek yatırım insana olan yatırımdır. Önümüzdeki günlerde sizlerle tekrar bir araya gelmeyi arzuluyoruz. O günkü konu başlıklarımız ise Orhaneli’ye 500 milyarlık Maden OSB sözü verildiği halde neden 50 milyon liralık cezaevi yapılması, yerli otomobili yapıyoruz ama zamanın Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Altepe’nin de devreye girerek Bursalı bir sanayicinin Almanya’dan satın aldığı bize yerli ve milli olarak tanıtılan uçağın neden Türkiye’de 4 sene geçmesine rağmen üretilemediği, Bursa’da kaderine terk edilen metruk yapıların neden tekrar ayağa kaldırılarak kente kazandırılamadığı, Bursa’nın nasıl pet su markalarının cenneti haline dönüştürüldüğünü, yeşil Bursa’nın betona dönüşmesi ile parkların nasıl ticari bir alan haline geldiğini, Bursa’da göçmen nüfusun bir gecede Arapça’dan nasıl Fransızcaya geçtiklerini, İznik Gölü başta olmak üzere derelerin son durumunu, Bursa’da dönen büyük para operasyonlarını Büyükşehir’de imza yetkisinin gerçekte kimin elinde olduğunu paylaşacağız… Büyükşehir Belediye Başkanı Bursaspor ile uğraşmayı bırakıp asli görevine dönse paylaşacağımız konuları aslında çözer de neyse…”