CHP Bursa Milletvekili Yüksel Özkan, bilim insanlarımızın ülkeyi terk ederek yurt dışında çalışmayı terci ettiğinin altını çizdi. Milletvekili Özkan, "Hepimizin arzusu üniversitelerde bilim üretilmesidir. Üniversitelerde bilim üretilmesi için de üniversitelerin özgür olması gerekir. Bilim ancak o ortamlarda üretilir. Yurt dışında aşı üretenlerin Türk olmasıyla övünüyoruz. "Japonya'da herhangi bir alanda, dünyada öncülük yapan buluşun başında Türk bilim insanı var" diyoruz. Peki biz bu bilim adamlarımızı neden ülkemizde tutamıyoruz? Bu bir övünç kaynağı değil, aslında bu bir utanç kaynağıdır.
Gençlerimiz ülkemizi terk ediyorlar. Sadece hekimlerden bahsedersek, yurtdışına gitmek için her sene bine yakın meslektaşımız Türk Tabipler Birliği'nden üyelik belgesi talep ediyor. Beyinlerimizi yurtdışına ihraç ediyoruz. Yani "kalan kalır, giden gider, kalanlar bizdendir" zihniyetiyle maalesef ülkemizin geleceği böyle bir karanlık tünele doğru gidiyor" şeklinde konuştu.
"ÜLKEYİ YÖNETENLER GERİLİMDEN BESLENİYORLAR"
Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşanan olaylara da değinen CHP Bursa Milletvekili Yüksel Özkan, ülkeyi yönetenlerin gerilimden beslendiğini söyleyerek, "İşte buyurun, bizim gerçekten gözde üniversitelerimizden birinde yaşanan olaylar! Oradaki öğrencilerin,akademik personelin, öğretim üyelerinin, öğretim görevlilerinin ve herkesin arzusu özerk bir çatı altında, üniversite bünyesinde çalışmak istemeleridir. Gerçekten söyleyecek söz bulamıyorum. O bilim insanlarına "mikser" diyorlar. Yani düşünebiliyor musunuz? Nasıl bir toplumsal ayrıştırmaya doğru sürükleniyoruz.
"BOĞAZİÇİNDE YAŞANAN OLAYLARI FARKLI BİR PENCEREDEN YANSITIYORLAR"
Gezi olaylarında yaşananları hatırlatan Milletvekili Özkan, gezi için orada bulunan grupların arasına provakatörlerin yerleştirildiğini söyleyerek şöyle konuştu: "Bir gezi olayları yaşadık. Gezi olaylarında bilimsel bir toplantıya katılmak üzere orada bulunduğum için, ben de o bölgeye gittim. Taksim'de o çadırları ziyaret ettim. Gezi olaylarının başında, bakıyorsunuz pırıl pırıl gençler, gözleri parlamış, giyim kuşamları birbirlerinden farklı, yaşam biçimleri farklı. Ama bu gençler bir amaç doğrultusunda bir araya gelmişler. Dünya görüşlerine ve yaşam biçimlerine bakmadan bir dayanışma kültürü oluşturmaya çalıştılar. Fakat Emniyet mensuplarının gözü önünde bu gençlerin arasına provakatif eylemlerde bulunan gruplar katıldı ve gezi olaylarını ülkeyi idare edenlerin, arzu ettikleri bir boyuta doğru sürüklediler. Hep beraber buna şahit olduk. Maalesef bugün geldiğimiz noktada Boğaziçi'nde de olayları farklı bir pencereden yansıtıyorlar.
İktidarın tek derdinin koltuk olduğunu belirten Milletvekili Özkan, sözlerini şu şekilde tamamladı: "Üzülerek söylüyorum hepimizin evlatları var. Ama dediğim gibi Cumhur ittifakı bundan besleniyor. Dertleri nasıl daha fazla iktidarda kalabiliriz? Sayın Cumhurbaşkanı bugün çağrıda bulunuyor. Diyor ki , "Yok rektör istifa edecekmiş! Neredeyse hadlerini aşarak Cumhurbaşkanı da istifa etsin" diyecekler". İdare edemiyorsunuz. Ülkenin geldiği nokta bu. Esnaf intihar ediyor, öğrenci isyan ediyor. Evet, istifa etmesi gerekenler ülkeyi idare edenlerdir. Sayın rektör de, artık rektör demeye de dilim varmıyor ama, aslında onurlu bir insan istifa eder. Ama bugün, Cumhurbaşkanının konuşmasından sonra istese de istifa edemez. Yani verilen mesajlar, "Sen otur oturduğun yerde" mesajıdır. Bugün üniversitelerimizde ne üretiyoruz, neredeyiz? Üçüncü Dünya ülkeleri ile aynı sıralamada olduğumuz gerçeği, ülkeyi yönetenlerin popülist söylemleri ile değişmiyor."