TBMM'de düzenlediği basın toplantısında çiftçilerin sorunlarını dile getiren CHP'li Sarıbal, pandemi sürecinde bütün dünya ülkelerinin çiftçilerini desteklemek için bütçe ayırdığını, bizde ise koronavirüsün ekonomi üzerindeki etkilerini azaltmak için açıklanan 100 milyar TL'lik "Ekonomik İstikrar Kalkanı"nda çiftçiye hiç destek verilmediğini hatırlattı.
Ürün Tarlada Kaldı
Destek görmemesine ve salgına rağmen çiftçilerin üretmeye devam ettiğini belirten Sarıbal, "Pandemi döneminde başlarında AKP Genel Başkanı "Bir karış toprak boş kalmasın" Tarım ve Orman Bakanının "Ürününüz tarlada, serada, etiniz, sütünüz ise elinizde kalmayacak. Gerekirse devlet olarak biz girer alım yaparız" demişti. Hiçbir destek almamalarına rağmen AKP Genel Başkanı ile Tarım ve Orman Bakanının sözüne güvenip borç edinip, emek harcayıp, ter döküp üretim yapan çiftçiler maalesef yüzüstü bırakıldılar. Çiftçilerin ürünleri domates, biber, soğan, patates tarlada, depoda kaldı" dedi.
Borç çığ oldu
"Çiftçi üretmek için her yıl biraz daha borçlanıyor" diyen Sarıbal, şöyle devam etti:
"AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılında çiftçinin toplam borcunun 2.4 milyar liraydı. Bankalara 128 milyar TL, Tarım Kredi Kooperatifine 12 milyar TL ve piyasaya olan borçları da hesaba katıldığında çiftçinin bugün toplam 180 milyar TL borcu var. Çiftçinin AKP iktidarı öncesi kartopu büyüklüğündeydi, şimdi çığ oldu ve çiftçiyi eziyor.
Çiftçi borcu yapılandırılmadı
Geçen hafta Meclis'te kabul edilen ve iki gün önce Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Torba Yasa ile kamu alacakları ile ilgili düzenleme getirildi. Birçok kesimin borçları yapılandırıldı. Söz verdikleri halde çiftçinin Tarım Kredi Kooperatifleri borçları yapılandırılmadı.
Şimdi Tarım Kredi Kooperatifi, borçlarını ödeyemeyen çiftçilerin ekipmanlarını, traktörlerini haczediyor. Yasaya göre tarım ekipmanı haczedilemez ama Tarım Kredi Kooperatifi Amasya'da çiftçilerin traktörlerini ve ekipmanlarını haczetti. Çiftçi bugün borç yükü altında ve haciz kıskacında."
Şeker Pancarı Üreticileri Perişan
CHP'li Sarıbal, Afyonkarahisar ve Erzincan şeker pancarı üreticilerinin sorunlarını da aktardı. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle şeker pancarı üreticilerinin her yıl biraz daha fazla mağduriyet yaşadığını ifade eden Sarıbal, "Şeker fabrikaları satılıp özelleştirildiği dönemde şeker pancarı üretiminin daha da artacağı, fabrikaların çok daha iyi çalışacağı, çalışanların da mağdur edilmeyeceği sözü verilmişti. Hiçbiri olmadı. Satılan fabrikaların çoğu işçileri işinden etti. Kadrolu işçi yerine sözleşmeli işçi çalıştırarak, emekçiler üzerinde baskı oluşturdu" dedi.
Sarıbal, bugünlerde ise Erzurum Şeker Fabrikasının Erzincan'daki üreticiyi, Afyon Şeker Fabrikasının ise Afyonkarahisar'daki pancar üreticisi çiftçileri zor durumda bıraktığını anlattı. Fabrikaların uyguladığı alım politikası nedeniyle şeker pancarında fire oranının arttığını kaydeden Sarıbal, tonu için 336 TL açıklanan şeker pancarının, yüksek fire nedeniyle çiftçiye gelirinin 210 TL'ye kadar düştüğünü kaydetti. Sarıbal, "Bu paralarla çiftçi nasıl kazanacak, nasıl geçinecek?" diye sordu.
Sarıbal, özelleştirilen şeker fabrikalarının 5 yıllık taahhütlerini tamamladıktan sonra üretimden tamamen çıkacağını da söyledi.
TÜİK Bu Yem Fiyatlarını Nereden Almış?
Sarıbal'ın dile getirdiği bir diğer konu ise yem fiyatlarındaki artış oldu. TÜİK'in Eylül 2020 dönemine ait Tarımsal Girdi Fiyat Endeksinde (Tarım-GFE) bir yıllık kesif yem fiyat artış oranının %18.1 olmasına tepki gösteren Sarıbal, "Türkiye Yem Sanayicileri Birliğinden aldığımız verilere göre yem fiyatları en az %30 ile %38 arasında artmış durumda. TÜİK bu yem fiyatlarını nereden almış? Süt ve besi üreticilerimiz TÜİK'in yem fiyatlarını nereden aldığını merak etmektedir. Adres verirler ise çiftçimiz de gidip oradan yem alacak" dedi.