Gıda İş Sendikası Bursa Bölge Temsilcisi Nuri Aysever imzasıyla yapılan açıklamada, “İşsizlik,
pahalılık, zamlar, faturalar belimizi büküyor. 1 Ekim’den beri geçinmemiz için alınması
gereken önlemleri iş yeri işyeri, meydan meydan anlatıyoruz. Milyonlarca işçi adına, emekçi
adına, emekli adına, geçinemeyenler, barınamayanlar, iş bulamayanlar adına haykırıyoruz.
Ekonomik krizin ve pandeminin ağır yükü altında karakışa girerken geçinebilmek için ülkeyi
yönetenleri önlemler almaya çağırıyoruz” denildi.
Tüm bu çağrılarımıza ve somut taleplerimize yanıt verilmediği vurgulanan açıklamada,
“Üstüne üstlük yaşadığımız döviz krizi ile geçinmek giderek daha imkânsız hale geliyor.
Ülkeyi yönetenler “dövizden size ne” diyorlar. Bizim aklımızla dalga geçmeyin! Biz Türk Lirası
kazanıyoruz, ancak döviz kuru arttıkça iğneden ipliğe her şeye zam geliyor. Türk Lirası değer
kaybettikçe her gün daha da yoksullaşıyoruz” ifadelerine yer verildi.
"EMEK UCUZLUYOR, SATIN ALMA GÜCÜMÜZ AZALIYOR"
Ayrıcalıklı 3-5 müteahhit şirketiniz gibi döviz üzerinden geçiş garantili ihalelerle yaşamıyoruz
denilen açıklamada, “Döviz artıkça milyarlarımıza milyarlar katmıyoruz. Aksine Türk Lirası
değer kaybettikçe, emeğimiz ucuzluyor, satın alma gücümüz azalıyor. Ülkeyi yönetenler Türk
Lirasının değer kaybetmesi ile övünüp buna “kurtuluş savaşı” diyorlar. Oysa paramız değer
kaybettikçe bu ülke daha yoksul ve daha bağımlı hale geliyor. Asgari ücretin Avrupa’da en
düşük olduğu ikinci ülke, Arnavutluk’tan sonra Türkiye idi. Ama ekonominin kitabını yazanlar
bu unvanı da kimseye kaptırmadılar. TL’nin hızla değer kaybetmesi ile Avrupa’nın en düşük
asgari ücreti bugün artık Türkiye’de. “Türk Lirası değer kaybedince ücretler azalacak, rekabet
gücümüz artacak, yabancı sermaye Türkiye’ye akacak” diyorlar” denildi.
"İŞÇİ SINIFI SATILIK DEĞİLDİR"
Yok öyle yağma! Bu ülke, bu halk, bu ülkenin işçi sınıfı satılık değildir ifadelerine yer verilen
açıklamada, “Uluslararası pazarlarda kelepire satılığa çıkarılacak şahsa ait bir mal değildir.
Türk Lirasını ucuzlatarak, işçi sınıfını yoksullaştırarak rekabet gücü kazanmaya, yabancı
sermaye çekmeye çalıştığını kendi ağzıyla itiraf eden bir iktidarı uyarmak görevimizdir.
Bugün ülkemize, emeğimize sahip çıkmak yurtseverliğin gereğidir. TL’nin ve emeğin
değersizleştirilmesi politikasından derhal vazgeçilmelidir. TL’nin değersizleşmesi nedeniyle
yaşanan tüm kayıplar asgari ücret artışıyla telafi edilmeli, bu artışta işçiler büyümeden de pay
almalıdır. Asgari ücretin ve tüm ücretlerin asgari ücret tutarı kadar bölümünde vergi ve
kesintiler kaldırılarak tüm ücretlere 1000 lira iyileştirme yapılmalıdır. İşçi sınıfının yaşadığı
gelir kaybını telafi etmesinin en önemli yolu, sendika ve grev hakkıdır. Bu hakların kullanımı
önündeki tüm yasal ve fiili engelleri kaldırılmalıdır” denildi.
“ORTAK MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUZ”
Diğer işçi konfederasyonları Türk-İş, Hak-İş başta olmak üzere tüm emek ve demokrasi
güçlerini emeğimizi, geçimimizi ve memleketimizi savunmak için, üretimden gelen gücün
kullanımı da dahil olmak üzere demokratik her türlü yöntemle ortak mücadeleye çağırıyoruz
çağrısında bulunan açıklamada, “Yoksulluğa ve emeğimizin ucuzlatılmasına teslim olmayalım,
kara kışı işçi baharına çevirelim. Bu ülke, bu halk, bu ülkenin işçi sınıfı satılık değildir!
Emeğimizi ve memleketimizi savunmak için omuz omuza!"