BUSİAD Başkanı Türkay, dünya ekonomisinin yeni trendlerinin konuşulduğu bir dönemde gelen salgına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Alacağımız kararlarda, atıf yapabileceğimiz referansımız yok. Dijitalleşme, paylaşım ekonomisi, elektrikli ve otonom araçlarla kendini gösteren bir döneme giriyorduk. İş yapış biçimleri, üretim ve tüketim alışkanlıklarının değişmesine kafa yoruyorduk. Ancak Covid-19 olarak adlandırılan Corona Virüsü, bunları geride bıraktı.”
Yapılması gerekenleri, iktidarın ve iş dünyasının üzerine düşenler olmak üzere ikiye ayıran BUSİAD Başkanı Türkay, şöyle devam etti:
“Halka açık mekanların kapatılması ve evde izolasyondan dolayı, ekonomide nakit dönüşü azalıyor. Bu da ödeme sıkıntılarına neden olacak. İşletmeler çalışan sayısında azaltmaya gidebilir. Asıl sorun da burada yaşanacak gibi. Geçici kapanan işletmelerde çalışan ve çalıştıran ilişkileri sorun olacak. Kısa Çalışma Ödeneği bunu karşılamakta yetersiz olabilir. Burada daha hassas olmak gerekir. Yine de Hükümet, hem işletmelere, hem çalışanlara, hem de finans piyasasına, durumu hafifletici enstrümanları sunarak bir güven verdi. Ekonomik İstikrar Kalkanı, hem ertelenen vergiler, hem kısa çalışma ödeneği, hem de genişletilen kredi imkanıyla kaygıları biraz olsun azalttı. ”
İŞ DÜNYASI...
BUSİAD Başkanı Türkay, işletmelerin ise nakit akışını kontrol etmesinin en önemli görevleri haline geldiğini kayderek, “İkinci olarak masrafları kısmak şart” dedi.
Bu krizin, tedarikte tek satıcıya bağlı kalmanın zararlarını da gösterdiğini ifade eden Türkay, “Her zaman bir alternatifimiz olmalı. Çin tüm dünyanın üreticisi konumuna gelmişti. Bu da batının çok işine gelmişti. Hem ucuz olması, hem de çevre kirliliği ve çalışma şartlarında zorlamalardan daha ucuz olarak kurtulmuş oluyorlardı. Ama işleyişin o kadar da basit olmadığını hep beraber acı bir şekilde gördük” diye konuştu.
KENDİMİZE YETMELİYİZ...
Türkay, tarımın, haberleşmenin ve lojistik ile bankacılığın millilik oranın yüksek olmasının önemini de bu sürecin ortaya koyduğunu söyleyerek şunları kaydetti:
“Aylardır üstüne basa basa söylediğimiz tarıma önem vermemiz gerektiği konusu. Her şeyi ithal etmenin en kolay çözüm olduğunu bu kriz bize gösterdi. Eskisi gibi, gıda güvenliği açısından tekrar kendi kendimize yeten, hatta ihracatçı durumu ulaşmamız çok önemli. Nasıl kendi tüketimimizin üç dört katı makarna ve un üretimimiz var ve unda dünyada birinci ihracatçı, makarnada ikinci ihracatçı isek, ihracat çeşitliliğini arttırmamız, kullanılan buğdayı ithal değil yerli buğdayla üretebilmenin çözümlerini bulmamız lazım.
Bu hem sahip olduğumuz toprakları, yüzyıllardır edindiğimiz tarım hafızasını en verimli şekilde kullanmamızı, köyden şehre göçü önlememizi, işsizliği azaltmamızı sağlayacaktır.
Ayrıca, sadece askeri alanda değil haberleşme, lojistik ve bankacılık gibi alanlarda da millilik oranlarının yüzde 50’lerin üzerinde olması gerektiği de bugün daha net görülmektedir. İçinize kapandığınızda kendi kendinze yetebilecek gücünüzün olması gerekiyor.”
Türkay, alınacak dersleri alıp bir an önce normal hayata dönebilmek umudunu kaybetmediklerini de söyledi.