İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Albayrak, Türkiye’de mühendislik hizmeti almamış yapıların yoğunluğuna dikkat çekerek, 1-7 Mart Deprem Haftası dolayısıyla şu açıklamayı yaptı;
“Şurası bir gerçek ki depremleri ve oluşturacağı muhtemel riskleri haftalara sığdırmak son derece yanlıştır. Her ne kadar okullarda farkındalık yaratmak amacıyla bir dizi etkinlik yapılsa da deprem riski; yılın her anında toplum ve ülke olarak gündemimizde olması gereken çok önemli bir sorundur. Bir kez daha belirtmekte yarar var. Deprem bir doğa olayıdır. Yer kabuğunu oluşturan levhaların fay kırıkları boyunca hareketi, enerji biriktirmeleri, fay yüzeylerinin sürtünme dayanımlarına orantılı olarak enerjilerini boşaltmaları ve boşalan bu enerjinin deprem dalgaları vasıtasıyla binalarımızı etkilemesi tamamıyla doğanın döngüsüdür. Afet kısmı işte tam da buradan sonra başlıyor.
“DEPREMLERİN ZARARLARI MİLLİ GÜVENLİK SORUNU OLMALI”
Geçmiş depremlerin sonucunda yaşadıklarımız, can kayıpları, ekonomik kayıplar ve toplum olarak yaşadığımız travmalar dikkate alındığında bir kez daha ifade ediyoruz ki “olası depremlerin yaratacağı zararlar ülkemiz açısından Milli Güvenlik sorunu” olarak ele alınmalıdır. Özellikle Kuzey Anadolu Fayı’nın, Marmara Denizi içerisinde üreteceği muhtemel bir depremin başta İstanbul olmak üzere bütün bölgeyi etkileyeceği herkesin malumudur. Ülkemizin en önemli endüstri bölgesi olan Marmara Bölgesi bu yanıyla gelecekte çok ciddi bir deprem riski taşıyor. Çünkü binalarımızın en az yarıdan fazlası mühendislik hizmeti almamış yapılar. Dolayısıyla çok büyük ölçüde deprem riski taşıyorlar. Bu yanıyla bakıldığında ülkemizde ki yapılarımızın bazılarının olası depremde yıkılması muhtemel. Dolayısıyla can ve mal kayıplarımızın olması söz konusu.
“EYLEM PLANI EKSİKSİZ TAMAMLANDI MI?”
Öyleyse ülke olarak AFAD tarafından oluşturulan ve 2012-2023 zaman aralığında gerçekleştirilmesi gereken Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planında (UDSEP) planlanan ve hedeflenen bütün çalışmaların eksiksiz tamamlanması gerekiyor. Peki durum böyle mi?
Keşke buna “Evet” diyebilseydik. Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planı EKSEN B 35.nci sayfada hedeflenen ve bizlerce en önemli maddesi:
“STRATEJİ B.1.2. Başta okul ve hastaneler olmak üzere Türkiye’deki bina envanteri çıkarılacak ve mevcut yapılar hasar görebilirlikleri ve riskleri esas alınarak gruplandırılacaktır”
şeklinde düzenlenmiştir. Yani deprem zararlarını azaltmanın birinci gerekli ve ivedi koşulu bu haliyle eylem planında yer almıştır. Ancak sahada aynı uygulamaları yapmakta son derece yetersiz ve isteksiz davranılmaktadır.
GÜVENCE ALTINA ALMANIN TEK YOLU “ENVANTER ÇIKARTMAK”
Her ne kadar masa başında ve kağıt üzerinde bir takım risk gruplamalarının yapıldığı duyumlarını almış olsak da özellikle mühendislik hizmeti almamış yapıların depremselliği; bilimsel veriler ve yöntemler ışığında yerinde yapılacak incelemelerle anlaşılabilecektir. Ancak başta kadim ketimiz Bursa olmak üzere ülkemizde bu tür bir çalışma yapıldığına şahit olmadık. Deprem zararlarını en aza indirebilmenin dolayısıyla ülkemizin ve toplumun geleceğini güvence altına alabilmenin tek yolu; “mevcut yapı stokunun” bilimsel yöntemlerle envanterinin çıkartılması, depreme dayanıksız olduğu tespit edilenlerin yıkılmak veya güçlendirilmek suretiyle risklerinin bertaraf edilmesidir.
Ülke olarak deprem zararlarını ancak bu şekilde en aza indirebilmemiz mümkün olacaktır. Yapılması gereken 2012-2023 UDSEP da açık ve net olarak yazılmıştır. Artık harekete geçme zamanı çoktan geçiyor.
“1999 DEPREMİNİN RİSKLERİNİ AZALTABİLDİK Mİ?”
1999 Marmara Depreminden bu yana 22 yıl fay hatlarını konuştuk, tartıştık. Depreme zararlarını ve kentlerimiz üzerindeki olası riskleri azaltabildik mi?
Buna verilecek cevap önümüzdeki süreçte ki eylemlerimizi belirleyecektir.
Doğal olarak deprem haftası adı altında bir haftalık etkinlikler dizisi bütün bu ifade ettiklerimizi karşılayamayacaktır. Olması gereken deprem konusu ve alınacak önlemlerin okullarda en uygun yaş gruplarını içeren sınıflarda zorunlu ders olarak okutulması; gerekli tatbikatlar yapılmasıdır.
Vatandaşlarımız binalarının çürük olabileceğini ve olası bir depremin ardından bu binaların büyük sıkıntılar yaratacağını unutmamalı; güvenli ve yönetmeliklere uygun yapıların önemini anlamalıdır. Bu çerçevede genç nesillerin bilinçlendirilmesi hem geçmişi hem de geleceğimizi şekillendirecek ve güvence altına alacaktır.
“KADERCİLİK YAKLAŞIMI TERK EDİLMELİ”
Sonuç olarak;
Depremin bir doğa olayı olduğu kabul edilmeli, ancak denetimsizliğin neden olduğu olumsuzlukları "kader" gibi değerlendiren yaklaşımlar terk edilmelidir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar, deprem öncesi alınacak önlemlerin deprem riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koymuştur. Sorunu sorun olmaktan çıkaracak olan tek yol; deprem yaşanmadan önce alınacak önlemlerde saklıdır. Yani mevcut yapı stokunun envanterinin çıkartılmasıdır.
İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da deprem zararlarını azaltmak adına yapılması gereken yol, yöntem ve çalışmalar konusunda önerilerimizi siz değerli basın mensuplarımız aracılığıyla kamuoyuyla paylaşacağız.