Salim Kadıbeşegil, Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD), tarafından düzenlenen çevrim içi toplantıda, “Kurumsal itibar yönetimi: İtibar nasıl gelir, nasıl gider, nasıl yönetilir?” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
“İtitbarınızı yönetmekten daha önemli bir işiniz var mı? diye yola çıkmıştık 25 yıl önce”, ifadeleriyle konuşmasına başlayan Kadıbeşegil, o dönemde, para kazanmak, pazar payı, kar etmek, lider olmak şeklinde yanıtlar geldiğini, ancak son yıllarda, “itibarımızı yönetmekten daha önemli bir işimiz yok” sözlerini duymaya başladıklarını söyledi.
Yaşar Kemal’in Teneke adlı eserinin, İtalyan La Scala Operası’nda aynı isimle sahnelenmesini de itibar örneği olarak veren Kadıbeşegil, Robert Bosch’un, “insanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim” sözündeki, güven ve kaybetmek ifadelerine de dikkat çekti. Kadıbeşegil, şöyle devam etti:
“İtibarlı olabilmek için bir bedel ödemek gerekli. Yumuşak karnımızda ise para var. İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmek doğal bir sonuç. Bu aslında itibarı tarif ediyor. Güven itibarın çıktısı. Para her zaman kazanılır ama güven öyle değil.”
Konuşmasında itibara ilişkin marka örnekleri de veren Kadıbeşegil, “Bir şirketin itibar yönetimi yapabilmesi için kültür ve değerlere bakılması gerekir. Tarlaya ekilenlere kültür, oradan çıkan başaklara da değer diyebiliriz. Her tarlaya her tohum uymuyor. Doğal olarak toprağın kültürüne uygun tohum olmalı” dedi.
20. YÜZYIL...
İnsanlığın 20. yüzyılı kötü geçirdiğini ve tüketim toplumunun ortaya çıktığını ifade eden Kadıbeşegil, şöyle devam etti:
“Bu da ahlaki değerlerin paraya tahvil edilmesine neden oldu. Yaşanmaz bir dünyaya gidiyoruz.
İtibarlı bildiğimiz insanlar, bugün itibarsız gelebiliyor. İtibar geldiği gibi gidiyor. Neye göre? Değerlerin değişimine göre.
1920 ve 30’larda ihtiyaçlarımızın karşılanmasının yerini bugün kara cumalar dediğimiz hayallerimizin arzularımızın karşılanmasına evrildiğimiz bir dönemi yaşıyoruz. Güvenin ayarını neler bozuyor dediğimizde, hırs ego, kibir, arsızlık, kurnazlık, başarısızlık endişesi gibi paraya tahvil edilmiş ahlaki değerler öne çıkıyor. Bunlar devreye girince itibarımızı bir kenara bırakıyoruz. Değerlerimiz paraya tahvil edilmeye başlayınca da her şey mübah hale geliyor. Paraya tahvil edilen değerler içinde itibarın olmaması gerekiyor.”
SABIKASIZ ÜRÜNLER...
İtibarın duyguların içinde saklı olduğunu da kaydeden Kadıbeşegil, “İtibarın çıktısı güvendir. Samimiyet ararız. Ne aradığımızı bilirsek itibarımızı yönetmiş oluruz” dedi. Kadıbeşegil, son yıllarda sabıkasız ürünler kavramının ortaya çıktığını da kaydetti. Kadıbeşegil, “Artık tüketici sadece özelliklerine değil, kimin ürettiğine, üretirken nelere dikkat ettiklerine de önem veriyor. Bunun göstergelerinden biri de, etik ticaret. 2019’da etik ticaret hacmi 5.7 trilyon dolara ulaşmış durumda” dedi.