Osmangazi Gösteri Merkezi’nde düzenlenen panelde, 30 Ocak 1923'de Lozan Barış
Anlaşması gereği Türkiye ve Yunanistan arasında gerçeklesen zorunlu göç sebebiyle
yaşanan olumsuzluklar, çekilen zorluklar, geride bırakılan hayatlar, zorunlu göçü
oluşturan koşullar ve bu koşulların ekonomik, politik nedenleri, göçmen haklarının
korunması, iskan zorunluluğu, göçün sosyo-kültürel etkileri, göçmenlerin kültürel
mirasları gibi konular konuşuldu.
Mübadelenin unutulmaması ve hatırlanması, gelecek kuşaklara aktarılması gerektiğine
inanılarak düzenlenen panelde, mübadelenin pek çok yönden incelenmesi ve akademik
çalışmalara kaynak olması hedefleniyor. Düzenlenen panele Osmangazi Belediye
Başkan Yardımcısı Tolga Kornoşor, Milli Savunma eski Bakanı Turan Tayan, CHP Bursa
Milletvekili Hasan Öztürk, Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özarslan, BAL-GÖÇ
Başkanı Emin Balkan, Bursa Büyükşehir Başkan Vekili Baran Güneş, Lozan Mübadili
ailelerin torunları ve yurttaşlar katıldı.
İlker Özarslan Moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Araştırmacı Yazar Aycan Yılmaz,
Prof. Dr. Kemal Arı, Prof. Dr. Özlem Doğuş Varlı, Lozan Mübadilleri Vakfı Genel
Sekreteri Esat Halil Ergelen, Mutfak Araştırmacısı Yazar Ramazan Başan, mübadele ve
mübadillerin kültürel mirasını pek çok yönüyle konuştu.
“Allah bir daha hiçbir ülkeye zorunlu göç ve mübadil anıları yaşatmasın”
Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Tolga Kornoşor, “Bu panelin benim için ayrı bir
önemi var; ben de Lozan Mübadili bir ailenin torunlarıyım. Büyük Önder Atatürk’ün
Lozan Mübadelesi sayesinde orada ki Türkleri buraya getirmesi, burada ki Rumları da
memleketlerine mübadil etmesi, iç barışın sağlanmasında ve Anadolu’nun tekrar
Türkleşmesinde önemli bir etken oldu. O günü yaşayanlar, acıları çekenler yalnızca
Türkler değil, mübadil olmuş Yunanlılar da üzüntüler yaşadı. Büyük Önder Atatürk’ün
Yurtta Sulh Cihanda Sulh, sözünün üzerine dünyada bir başka söz olduğunu
düşünmüyorum. Allah bir daha hiçbir ülkeye zorunlu göç mübadil anıları yaşatmasın”
şeklinde konuştu.
Zorunlu göç yüreklerde bitmeyen 100 yıllık bir sızı
CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk ise, “Bursa’nın mübadillerini, somut olmayan
kültürel mirası, yaşananları, yaşananların bize hissettirdiklerini, kazandırdıklarını ve
kaybettirdiklerini konuştuğumuz bu anlamlı panel için katkısı olan herkese çok teşekkür
ediyorum. Göç, mübadele ve zorunlu göç yüreklerde bitmeyen 100 yıllık bir sızı. Şimdi
hepimiz resimlere bakıyoruz. Resimlere baktığımızda yüzlerce yıllık geçmişimizi, sahip
olduğumuz kültür ve mirası, iki bohçaya sığdırarak ne şartlarda ve ne acılarla geldiğimizi
görüyoruz” şeklinde konuştu.
“Genç Türkiye Cumhuriyeti, mübadelenin altından büyük bir mağfiretle kalktı”
Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özarslan, “Mübadele Cumhuriyetin ilk
kurulduğunda devraldığı çok büyük bir yüktü, Genç Türkiye Cumhuriyeti, bunun altından
büyük bir mağfiretle kalktı, bugüne kadar mübadele konusunda bir çok panel,
sempozyum, konferans ve söyleşi yapıldı. Biz UNESCO Derneği olarak panele kültürel
miras gözüyle bakmak istiyoruz. Mübadillerin Yunanistan’a giden ve oradan gelen
mübadillerin hala sürdürmekte olduğu ve kaybettikleri yaşam, müzik, gıda, giysi
kültürlerini, panelde aktarmaya çalışacağız” dedi.
“Tarım ve ticaretin gelişmesinde mübadil göçmenlerinin büyük katkıları olmuştur”
BAL-GÖÇ Başkanı Emin Balkan, “1893 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan bu tarafa hala göç
alıyoruz. Sadece Balkanlar ve Selanik çevresinden buraya gelenler değil, Türkiye’den
Yunanistan’a giden, ana dili Türkçe olan ve Yunanca hiç bilmeyen Ortodoks Türkler de
vardı. O aileler hala bizleri kendilerine yakın görüyorlar. B unun yanında Rumlarda göç
ettiler; ama onlarında gönül bağı var. Anadolu’nun Türkleştirilmesinde, tarım, ziraat ve
ticaretin gelişmesinde, mübadil göçmenlerinin çok büyük katkıları olmuştur” diye
konuştu.
“Yaşadığımız bu acıları hep beraber nasıl tatlıya çevirebiliriz”
Bursa Büyükşehir Başkan Vekili Baran Güneş, “Bu topraklar acıların birleştiği ve sürgün
edildiği topraklar. Türkiye’nin her bir noktasında acılar yaşanmış. Ben bir mübadil
damadı olarak bunu çok yakından hissediyorum. Hep beraber yaşadığımız bu acıları
nasıl tatlıya çevirebiliriz, geleceğin mirasını daha güzelleştirebiliriz ve yaşanan acıları
geleceğe nasıl kültürel farklılık zenginlik olarak oluşturabiliriz; işte bunun mücadelesini
vereceğiz” dedi.