Öne Çıkanlar corona Revizyon İhsaniye BTSO Bursada teleferik ücretlerine zam
banner13

MURAT BAYİZİT TÜRKİYE'NİN TARIM POLİTİKALARINI DEĞERLENDİRDİ

Türk Tarımının kurtulmaya değil yönetiminde yeni politikalara ihtiyaç duyulduğunu dile getiren
Murat Bayizit,  Tarım politikalarının hemen hemen tüm devletlerin yumuşak karnı olduğunu ve
politika yapıcıların her ülkede en sert eleştirilere maruz kaldığını söyledi.
Tarımın bağımlı olduğu çok fazla dış etmenin varlığına dikkat çekerek hiçbir sanayi dalının bu
etmenlerden tarım kadar etkilenmediğini belirten Bayizit;
"Türk Tarımı için söylenebilecek en doğru cümle; baştan gömleğin düğmelerinin yanlış iliklenmiş
olduğudur. Çiftçinin tanımından itibaren başlayan yanlışlıklar manzumesi, yapılan yamalarla
günümüze kadar gelmiş ama pandemi ile  birlikte bu yamalar artık tutmamaya başlamıştır. Bu
yamalara rağmen tarımın hala bu noktada olması da tarımı yönetenlerden ziyade başta cefakar Türk
Çiftçisi ile şartlara rağmen bu sektörde var olmaya çalışan tarımın ve tarıma dayalı gıda işletmelerinin
başarısıdır. Dünyadaki diğer ülkelerin mevcut durumları tarımsal üretim penceresinden incelendiğinde
ve mukayese yapıldığında Türk Tarımı çok kötü bir seviyede olmamakla birlikte kesinlikle hakettiği
bir noktada da değildir. Hatta biraz daha ileri giderse  ‘’varlık içinde yokluk’’ yaşayan bir durumdadır
diyebiliriz. İşte bu noktada daha iyi nasıl oluruz diye soracak olursanız benim cevaplarım şunlar
olacaktır." şeklinde konuştu.
"Çiftçiler, toplumu besleyen emekçilerdir"
Tarımda üretim deseninin ve ölçek kararının çiftçinin inisiyatifinden çıkarılması gerektiğine vurgu
yapan Murat Bayizit sözlerini şöyle sürdürdü:
'Çiftçiler, toplumun ‘’zor işlerin çaresiz çalışanları’’ algısından kurtarılıp, ‘’toplumu besleyen
vazgeçilmez emekçiler’’ pozisyonuna getirilmelidir. Bu düşünce devrimi çiftçilerin kırsaldaki
konforunu şehir konforuna çıkarmakla sağlanabilir. Bunun yolu da her bir çiftçiyi kar amacı güden
birer işletme olarak kabul etmekten ve bunun gereğini yapmaktan geçer. İşte o zaman çiftçilere üretim
inisiyatifi verilebilir. Geleceğin tarımcıları şehir konforunda, verimlilik esasına dayalı, ölçek
ekonomisi kurallarına göre kırsalda üretim yapan çiftçiler olacaktır. Türk Tarım ekosistemi bu modele
göre baştan dizayn edilmelidir.  Siyasetin 50 yıldır oy deposu olarak görüp hesapsızca desteklemek
suretiyle tembelleştirdiği, verimliliği arttırmak bir tarafa daha çok verimsizliğe neden olan yanlış
destek politikaları yerine direk çiftçiyi değil, çiftçinin üretim vizyonunu, refahını ve gelirini arttıran,
verimlilik esasına göre çalışan üst yapıların fonlanmasını planlamak gerekir."
Tarımın desteklenmesi zorunlu olan en önemli iki başlığının  girdi maliyetleri ve uluslarası nakliye
olduğunu bildiren Bayizit, Devletin bu iki başlığı her ne pahasına olursa olsun nihai ürünün fiyatını
rekabetten uzaklaştıracak noktaya gelmeyecek şekilde desteklemesi ve bunun için gerekli bütçeyi
etkisi olmayan ama harcanan desteklerden ve ithalat yapılırken kesilen tarım payı fonlarından
sağlaması gerektiğinin altını çizdi.
"Ülkemiz bürokrasi prangasından kurtulmalı" “Bürokratik Engeller Kaldırılmalı”
Çiftçinin zihinsel dönüşümünün sağlanmasının önemli olduğunu kaydeden Bayizit şunları söyledi:
"Güncel ve standart bir teknik eğitimin dışında finansal okuryazarlık eğitimi verilmelidir. 5 tane
traktörün tüm tarım arazisinin işlenmesi için yeterli olacağı bir köyde neden 20 tane traktöre sahip
olunmaması gerektiği çiftçiye iyi anlatılmalıdır. Arazilerin toplulaştırılması çalışmaları maalesef
ülkemizin el freni bürokrasi prangasından kurtarılıp çok hızlı bir şekilde sonuçlandırılmalıdır. Bölgesel
olmasa da her köy, her belde bir havza kabul edilip mümkünse tüm köyün tek bir üretim deseni ile

verimlilik esasına dayalı üretim yapacağı bir sisteme geçilmelidir. Bunu planlamaya öncelikle masa
başından kalkıp araziye çıkmakla başlamak gerekir. Türkiye’nin üretim desenine uygun olmayan
hiçbir bitkisel ve hayvansal üretim desteklenmemeli ve hatta engellenmelidir. Türkiye bitkisel üretim
için kullandığı ve ihtiyacı olan tohum ve fidanlarının anaçlarını ve kendine ait olan meyve-sebze fidan
ve fidelerini kendisi üreten bir ülke olmalıdır. Islah çalışmalarına bugün başlansa 10 yıl süreceği
unutulmamalıdır."
"Tarımsal Birlik Fonları Kurulmalı"
Meyve sebze üretiminde verimliliği, gıda güvenliğini, sürdürülebilirliği önceleyen üretim şeklini
organize edecek, tarlayı piyasadan aldığı kontratlarla geriye doğru planlayan ve üretimi her daim
kontrol eden dondurulmuş gıda, kurutulmuş gıda, konserve gıda gibi tarıma dayalı gıda sanayiini
sadece fiziksel yapılar olarak değil nitelik, standartlar, sertifikasyon ve dünya piyasalarında kabul
edilen işletmeler olarak büyütmek gerektiğini sözlerine ekleyen Murat Bayizit;
"Çiftçinin sorumluluğu tarlada başlar tarlada biter. Türk çiftçisi dünyanın en cefakar çiftçisidir. Türk
çiftçisini kendisini üretim yapmaktan alı koyan ve ekonomik olarak yıpratan tüm gereksiz yapılardan
ve kredi kooperatiflerinden kurtarmak gerekir. Şu anda yürürlükte olan kooperatifçilik anlayışı
Türkiye’ye uygun bir model değildir. Mevcut verimsiz kooperatiflerin tamamı kapatılmalı ve yerine
tamamen profesyoneller tarafından yönetilen, sermayesi üreticinin gücünden ve bu işi yapmak isteyen
yatırımcılardan gelen, gücünü birlikten ve ölçek avantajından alan ‘’TARIMSAL BİRLİK
FONLARI’’ kurulmalıdır. Büyük sermaye şirketlerinin tarıma yatırım yapması özendirilmelidir. Bu
sermaye şirketleri tarım arazilerini çiftçilerin mülkiyetinde birleştirerek onların kendi arazilerinde
çalıştıkları ve kazandıkları bir modelle yönetmelidirler." diye konuştu.
Meraların; derhal büyük ve küçükbaş hayvan yetiştirenlere kontrollü ve süreli olarak tahsis edilmesi
gerektiğini ifade eden Murat Bayizit, hayvancılığın, hayvanın ağzına yem taşıyan üretim modelinden
kurtarılmasının önemli olduğunu belirterek Tarım Bakanlığının 70.000 kişilik dev kadrosunun
içerisindeki ziraat mühendislerinin şehirlerde bilgisayar başında değil kırsalda çiftçi ile kol kola olacak
şekilde konumlandırılması gerektiğini de dile getirdi.

"Bu ziraat mühendisleri ise okullarda öğrendikleri ile değil dünyanın tarım gerçekleri ile donanıp
çiftçiye her daim eğitim veren neferler olmalıdır. Eğitimcinin de eğitimine şart getirilmelidir." şeklinde
sözlerini sürdüren Bayizit şöyle konuştu: "Önümüzdeki yıllar özellikle temel gıda maddelerine olan
ihtiyacın tavan yapacağı yıllardır. Bu sebeple başta buğday olmak üzere tahıl ve bakliyat ürünleri
aynen savunma sanayiinde olduğu gibi stratejik ürün olarak kabul edilmeli ve bu ürünler sıfır ithalat
hedefi ile üretilmeli, özellikle yerli tohum ve susuz tarım uygulamaları zorunlu hale getirilmelidir.
Dünyanın en verimli pamuk üreten ülkesi olarak Pamuk üretimi stratejik bir üretim kabul edilmelidir.
Devlet satışı planlayıp, buna göre üretimi organize etmelidir. Pamuk ve buğday gelecekte ülkemiz
açısından en stratejik tarım ürünleridir. Tarım ilaçlarının ithalatı kısıtlanmalıdır. Vahşi sulamanın
önlenmesi için tüm su kaynakları kontrol edilir ve yüksek kullanım halinde ücretlendirilir hale
getirilmelidir."
"Türkiye tarım ve gıda üretiminde fasoncu bir ülkedir."
Güney Marmara, Ege ve İç Anadolu Bölgesine her biri en az 10 milyon m2 büyüklüğünde,
hammaddeye en yakın konumda, içerisinde mevsimlik ve kalıcı tarım ve gıda işçilerinin konforlu bir
şekilde yaşayabilecekleri yurtların olduğu tarım ve gıda sanayi bölgelerinin kurulmasının ve dağınık,
merdiven altı tüm üreticiler bu bölgelere uygun ödeme şartları ile yönlendirilmesinin önemine dikkat
çeken Murat Bayizit;
"Fındık, kestane, üzüm, incir, kayısı gibi mukayeseli üstünlüğümüz olan tarım ürünlerinin geleceği ve
sürdürülebilirliği için hem saha çalışmaları hem de nihai ürün ile ilgili pazarlama çalışmaları en az on
yıllık planlar dahilinde kalıcı bir devlet politikası ile yönetilmeli ve gelen hiçbir iktidar

değiştirememelidir. Türkiye tarım ve gıda üretiminde fasoncu bir ülkedir. Bu son 50 yılın
politikalarının bir sonucudur. Bunu değiştirmek kolay değil ama imkansız da değildir. Planlama, süre
ve bu süre boyunca istikrar, sabır gerektirir. Pazarın sinir uçlarından geriye doğru tüm kurguyu baştan
planlamak gerekir. Bu sektör sadece tarımcıların ve gıdacıların planlayacağı bir sektör değildir.
Endüstri mühendislerinin, yazılımcıların, matematikçilerin ve hatta sosyologların da planlamaya dahil
olması gereken multi disipliner bir sektör haline gelmiştir. En az savunma sanayii kadar desteklenmesi
gereken bir endüstridir." dedi.
"Ziraat fakültelerine yönelik çalışmalar yapılmalı"
2030 yılına kadar 40 milyar dolar tarım ihracatı hedefi için ihracat potansiyelinin en yüksek olduğu
ülkelere sektörde en az 10 yıl satış tecrübesi olan tarım ve gıda uzmanlarının atanması ve bu
uzmanların bugüne kadar toplanan tüm dataların kullanıldığı ve bize ait olan bir yazılımla ihracatçı
firmalarla her daim iletişimde olması gerektiğine vurgu yapan Murat Bayizit;
"Odalar, Borsalar, İhracatçılar Birliklerinin yapıları tarım ve gıda ihracatının kontrolü ve yönetimi
açısından sadeleştirilip, bütçelerinin daha verimli kullanılması sağlanmalı ve ağır bürokrasiden
kurtarılmalıdır. Mevcut ziraat fakültelerinin sayısı azaltılmalı, kalanların da yapıları revize edilmelidir.
Ziraat Mühendisi enflasyonu düşürülmelidir. Tüm ziraat fakültelerinde eğitimcinin eğitiminden sonra
revize müfredatlarla daha nitelikli ve yabancı dil bilen mühendisler yetiştirilmelidir. Türkiye
Tarımının daha iyi olması için yapılması gerekenler bunlarla kısıtlı değil elbette. İlerleyen günlerde
devamını da yazacağız. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi ‘’ Vatanını en çok seven; görevini en
iyi yapandır.’’ Vatana hizmet sadece bakan ya da bürokrat olarak değil sorumlu vatandaş olarak ta
yapılır. 40 yıldır tarım ve gıda ekosisteminde emek veren bir mühendis-işadamı ve akademisyen
olarak yazdıklarımız tamamen içimize kaçmış olan içimizdeki Türkiye sevdamızdandır." şeklinde
sözlerini noktaladı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner22

banner21