banner13

Evet sevgili okurlarım.
Tam bir yılı aşkın hemen hemen her yazımda Hukukun üstünlüğü ve
Demokrasiden bahsederim.
Bu yazımda da Demokrasiden bahsedeceğim.
Galiba bu ülkenin makus talihi hiç değişmeyecek. Böylesine çok umutsuz bir
cümle ile başlamaktan hiç mutlu değilim ama ne yazık ki bu ülkede yaşananlar
karşısında iç açıcı cümleler kurmak da o kadar zor ki…
Gençlik yıllarımdan bu yana farklı zamanlarda Türkiye’deki demokrasi açığı ve
özgürlükler konusundaki fukaralığımızı konuşuyor olmaktan da çok yorulduk.
Klasik ve postmodern darbe dönemlerini, ara rejim dönemlerini yaşadık ve her
seferinde normalleşme hayalleri kurduk.
Bütün bu olağanüstü dönemlerin yarattığı fırtınaların ardından Avrupa ölçeğinde
bir demokratik sistemi inşa etmeyi başaramasak da bir şekilde demokratik
kuralların işlediği normalleşmeyi yakalamayı başarmıştık. Ve 2002 sonrası AK
Parti iktidarıyla birlikte anayasal bir demokrasiye geçiş konusunda çok önemli
bir fırsat yakaladık. Bugün birilerinin o dönemle ilgili burun kıvırdığının
farkındayım, ama gerçek şu ki AK Parti iktidarı 2011 yılına kadar attığı
demokratikleşme adımlarıyla, kendisine karşı olan çevrelerde bile Türkiye’nin
geleceğine ilişkin müthiş umut fırtınaları estirmişti.
Denebilir ki, peki bugün ne haldeyiz?
İşte esas soru da bu… Maalesef bugün Türkiye AK Parti iktidarıyla birlikte
bütün liglerde kaybederek hızla amatör kümeye doğru düşüyor.
Her eleştiriyi “AK Parti karşıtlığı” ile izah etmeye çalışanlara hatırlatmakta
yarar var. Eğer bugün iktidarın, hayatımızı yasaklar manzumesi ile örtmesini
birileri demokratik bir anlayışla nasıl bağdaştırdıklarını açıklayabilirse memnun
oluruz.
İşte en son örnek, AK Parti ve MHP’nin Meclis’e sunduğu Sosyal Medya Yasası
Teklifi… Teklifin 29. Maddesinde yer alan şu ifadeyi nasıl anlamamız
gerekiyor: “Sırf halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak saikiyle,
ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir

bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir
yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”
Bu öylesine muğlak bir madde ki teklif Meclis’te aynen yasalaştığı taktirde,
iktidara yönelik her eleştiri bu madde kapsamında değerlendirilerek kişilerin ve
kurumların cezalandırılması kaçınılmaz olacaktır. Zira bu maddeye göre, suçun
oluşması için hiçbir kanıt ve belgeye ihtiyaç yok. Halen hukukun üzerindeki
siyaset gölgesi dikkate alındığında, bu yasanın nasıl işleyeceğini bilmek için
kahin olmaya gerek yok, binlerce insan rahatlıkla yargılanıp mahkum edilebilir.
Oysa geçmişte 312. Maddenin bu ülkede ne tür mağduriyetler yarattığını en iyi
bilecek olan AK Partililerdir. Herkesin hafızalarını tazelemesinde yarar var.
Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı olduğu dönemde Siirt’te yaptığı bir konuşmada okuduğu şiir yüzünden
Diyarbakır DGM Savcılığı’nın açtığı davada, Türk Ceza Kanunu’nun 312.
Maddesi kapsamında “halkı kin ve tahrike sevk etmek, bu amaçla bölücülük
yapmak suçuyla” yargılanıp mahkum olmuştu.
Şimdi dönüp dolaşıp yine aynı yere gelmiş bulunuyoruz… Kısacası, tarifi doğru
yapılmamış “halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak
saikiyle…” şeklindeki muğlak ifadelerle konuşanları, yazanları susturmanın AK
Parti modeli yeni bir yasaklar manzumesine hazırlanıyoruz.
İyi güzel de, madem içimizde sakladığımız gerçek niyetimiz topluma yeni
yasaklar armağan etmekti, neden 28 Şubat’ın yasakçı ve dayatmacı zihniyetine
itiraz ettik ki…
AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın “İfade hakkı, eleştiri ve basın
özgürlüğü kısıtlanmasın diye böyle bir çalışma yapıyoruz” şeklindeki
ifadelerini okuyunca, geçmiş iktidarlar döneminde Türkiye’nin başına gelenleri
yeniden hatırlama ihtiyacı hissettim. O dönemde de ‘yasaklar’, ya
devletin ‘bekası’ ile açıklanıyor ya da ‘yeni özgürlükler getiriyoruz’ benzeri
yalanlarla topluma sunuluyordu.
Kaderin cilvesine bakın ki demokrasi, özgürlükler, hukukun üstünlüğü ve insan
hakları gibi teme insani değerler vaadiyle yola çıkan ve bu konuda da ciddi
mesafeler alan AK Parti iktidarı, geçmişin yasakçı zihniyetiyle adeta yarışır bir
noktaya gelmiş bulunuyor.
Galiba ne desek boş, ekonomik gerçekliklere itibar etmeyen, bu yüzden de
halkın yaşadığı fukaralığı sadece seyreden iktidar, bu hale itiraz edenleri,
eleştirenleri susturmak için yeni yasaklarla Türkiye’yi her gün demokrasi
liginden koşar adım amatör kümeye götürmekte son derece kararlı…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner22