İnsanoğlu bu dünyada vücut bulduktan sonra kendini doyurması için bir mücadele içine girmiştir.
Bunun için kendine en uygun bitkileri yetiştirmişlerdir.
Bazı ürünler vardır, o ürünler toplumlar için sembolik önem taşır. Mesela Uzak Asya’da pirinç neredeyse
sofraların olmazsa olmazıdır. Öyle ki Çin ve Hindistan’ın pirinç tüketimi, dünyanın geri kalan tüm ülkelerinin
tüketiminin üzerinde! Ya da İtalyanlar için makarna mesela böyle bir besin kaynağıdır!
Bizim topraklarımızda ise ekmek böyledir! Her ne kadar son dönemde sağlık kaygıları ile tüketimi bir miktar
azalsa da en temel besin maddemiz ekmektir bizim.
Ekmek önemlidir!
Ekmek, sabahları annelerimizin kahvaltıdan önce bizi uyandırıp, “kalk oğlum/kızım hadi iki ekmek al”
demesidir.
Ekmek, üniversite okuduğumuz yıllarda bir lokantaya girip bir çorbayla karnımızı doyurduğumuz hayat
kurtarıcımızdır.
Ekmek, akşam yemeklerinde tabağı sıyırmak demektir. Ekmek, o güzel sulu yemeklere bandığımızdır!
Ekmek arası diye bir fast-food anlayışımız vardır!
Ekmek sadece ekmek değildir!
Ekmek gördüğünüz üzere bizim için önemli bir besindir ama aslında bu saydıklarımdan çok daha fazlasıdır
da aynı zamanda!
Bir kere ekmek, geçimimizin sembolüdür! Alın terimizdir. Hepimiz işe eve ekmek götürmek için gideriz,
eve ekmek götürmek çalışırız!
Bir sürü güçlüğe, zorluğa ekmek parası için katlanırız!
İş bulabilirsek çalıştığımız yerler bizim için artık ekmek kapısıdır!
İş kadar işsizliğin de sembolüdür ekmek! Çünkü elde etmesi maalesef en değerli ve en zor olan şeydir!
İşini kaybeden insanlarımızı en anlaşılır haliyle ekmeğinden olan insan sayısı olarak anlatırız.
Ve bu ülkede maalesef gençlerin durumunu da yine en iyi ekmek anlatır! Milyonlarca genç işsiz için ekmek
aslanın ağzındadır!
Ve ekmeği taştan çıkarmak da yaşamlarımızı en güzel anlatan deyimlerden biri haline gelmiştir!
Neden ekmek?
Neden bu kadar çok üzerinde durdun diyeceksiniz? Çünkü yukarıda saydığım nedenlerden ötürü ekmek bir
yandan da bu ülkede yoksulluğun sembolü haline gelmiş durumda. Ekmeği biraz daha ucuza alabilme
çabasının artması da yoksulluğun derinleştiğinin önemli bir göstergesi haliyle!
Son dönemde birçok gıdada olduğu gibi ekmekte de ciddi fiyat artışları gördük. Fırınlar artan maliyet
baskısına dayanmakta güçlük çekti ve büyükşehirlerde 3 TL’nin üzerine çıktı ekmeğin fiyatı. Halk Ekmek
ise hala bu maliyet baskısına rağmen ekmeğin fiyatını 1,25 TL’de tutmaya devam ediyor.
Bir yandan artan yaşam maliyeti, bir yandan ücretlerin o yaşam maliyetine hala yetişememiş olması da Halk
Ekmek talebini patlatmış durumda.
Ve işin kötü tarafı bu talep sadece birkaç aydır artan bir talep değil. Verilere baktığımızda tablo uzunca
bir süredir bu şekilde artış eğiliminde.
Halk Ekmek talebi geçtiğimiz yıla göre neredeyse iki katına çıktı.
Uygun fiyatlı ekmeği alabilmek için saatlerce sırada bekleyen yurttaşlarımızın görüntülerini de her gün
haberlerde izlemek mümkün.
Yoksulluğun, hayat pahalılığının ve geçimin bu kadar zorlaştığı şu günlerde ekmek kavgası da maalesef her
geçen gün büyüyor!
Ekmeği taştan çıkarmak için durmadan çabalıyoruz.
Biz bunca zorlukta çırpınırken birileri ise bambaşka bir hayat yaşamaya devam ediyor. Bakalım nereye
kadar sürecek bu vurdumduymazlık?