Bayraktar, 7,4 milyar liralık üretim değerine sahip yumurta sektörünün zor günler yaşadığını bildirdi. Yumurta üreticilerinin acil çözüm beklediğine işaret eden Bayraktar, “Irak pazarının kapanması, pandemi nedeniyle yaşanan talep düşüşü, döviz kuruna bağlı artış gösteren yem fiyatları başta olmak üzere girdi maliyetlerindeki artışlar ve üretici fiyatlarının maliyetin altında seyretmesi sektörde küçülmeyi de beraberinde getirdi” diye konuştu.
2020 yılı ilk altı aylık dönemi ile bir önceki yılın aynı dönemi kıyaslandığında, yumurtacı tavuk civcivi üretimindeki azalmanın dikkat çektiğini bildiren Bayraktar şunları söyledi:
“Yumurtacı tavuk civcivi üretimi için kuluçkaya basılan yumurta sayısı yüzde 21,1 azalarak 108 milyon 799 bin adetten, 85 milyon 799 bin adete, üretilen yumurtacı tavuk civcivi sayısı ise yüzde 19,9 azalarak 40 milyon 523 bin adetten, 32 milyon 448 bin adete geriledi. Üretilen civciv sayısındaki azalmanın nedeni üreticilerin para kazanamadığı için yeni civciv üretim maliyetine katlanmak istememeleri, ellerindeki tavuğu 80 haftalıkken elden çıkarmak yerine bu süreyi 110-150 haftaya kadar uzatmalarıdır. Bu bir miktar verim düşüşüne neden olacaktır ama birçok üretici zararına üretim yapmaktansa böyle davranmaya mecbur kalmaktadır. Yumurtacı civciv üretiminde küçülmeye gidilmesi ilerleyen dönemde yumurta üretiminde bir miktar azalma yaşanmasına neden olacaktır. Sektörün acilen maliyetleri, pazar taleplerini, iç dinamikleri dikkate alarak ‘referans fiyat’ belirleyebilecek; üretici örgütü, perakendeci, toptancı ve kamunun da içinde olduğu bir oluşuma ihtiyacı vardır. Böylece; hem üretici hem de tüketici korunabilir, iç ve dış pazar planlanabilir, sektöre rekabetçi yapı kazandırılabilir, üretimin sürdürülebilirliği sağlanabilir.”
“Yumurta üreticisi zararına satış yapıyor”
Döviz kurundaki dalgalanmaların, yem maliyetlerini artırdığına işaret eden Bayraktar, “2020 yılı 8 aylık verilere göre yumurta yemi fiyatları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 18,42 oranında arttı” bilgisini paylaştı.
Yumurta Üreticileri Merkez Birliği verilerine göre; üretici için bir yumurtanın maliyetinin 40-42 kuruş civarında olduğunu ifade eden Bayraktar, “Yumurtanın maliyeti 40-42 kuruşken, üreticiden çıkış fiyatı 33-35 kuruştur. Üreticinin, yumurta başına yüzde 17 oranında zararı söz konusudur. Buna karşılık marketlerde yumurta, yaklaşık 56 kuruşa tüketiciye satılmaktadır. Yumurtanın üreticiden çıkış fiyatı 42 kuruşun üzerinde olmalı ki, üretim devam edebilsin, üretici para kazanabilsin” diye konuştu.
"Üretici maliyetin altında satış yapmak zorunda kalıyor”
Sektörün en büyük sorununun plansız üretim ve arz fazlasına bağlı üretici fiyatında yaşanan düşüşler olduğunu belirten Bayraktar, üreticinin çoğu zaman maliyetin altında satış yapmak zorunda kaldığını ifade etti.
Arz fazlası üretim için Et ve Süt Kurumu (ESK) ya da üretici örgütlerinin devreye girmesi, ihtiyaç duyulan tesisi kurarak, gerektiğinde piyasadan yumurta çekmesinin önemine işaret eden Bayraktar şunları söyledi:
“Likit yumurta ve yumurta tozu üretim tesisine ihtiyaç vardır. Günde 750 bin yumurtayı piyasadan çekecek, pazarı rahatlatacak bir tesisin kurulumu sağlanmalıdır. Bu tesisle arz fazlası yumurta, piyasa fiyatları referans fiyat seviyelerine gelene kadar çekilir, piyasadan çekilerek likit hale dönüştürülenler 45 güne kadar, toz haline dönüştürülenler ise 1,5 yıl saklanabilir. Likit ve toz haline getirilen ürünler gerektiğinde iç pazara veya uzak dış pazarlara satılabilir. Bunun yan sıra taze olarak tüketilmesi yasak olan ‘B Sınıfı’ yani kirli ve kırık yumurtalar da bu tesiste değerlendirilebilir. Türkiye'de makarnacılar tamamı ithal olmak üzere yumurta tozu ithal ediyorlar. Üretilecek bu tozla, makarnacıların ithalatı da ortadan kaldırılabilir. Üretim, makarnacıların 1 yıllık ithalatını karşılamaya yeter.”
“Yumurta ihracatında ülke bazlı stratejik adımlar şart”
Dış ticarette yaşanan sorunların da üreticileri fiyat konusunda sıkıntıya soktuğunu ifade eden Bayraktar şunları söyledi:
“Türkiye Ziraat Odaları Birliği Olarak, dış pazarda tek bir ülkeye bağımlı olmanın çok riskli olduğunu, dış pazar yelpazesini geliştirecek, ülke bazlı stratejilere ve adımlara ihtiyaç olduğunu, aksi takdirde yaşanacak herhangi bir olumsuzluk durumunda sektörün ciddi zarar göreceğini her platformda belirttik. Düşündüğümüz şey başımıza geldi, büyük oranda bağımlı olduğumuz Irak pazarı 2019 yılının ortasından itibaren kapandı, yerine etkili alternatif pazarlar bulunamadı. Irak'ın toplam ihracattaki payı 2016 yılında yüzde 86,8, 2017 yılında yüzde 90,2, 2018 yılında yüzde 81,7, 2019 yılında yüzde 44,6 iken 2020 yılında bu ülkenin ithalatı yasaklamasıyla birlikte sıfıra inmiştir. Irak kendi içinde büyük kümesler kuruyor, yaptıkları bu yatırımlarla da ithalata son vermeyi planlıyor. Bu pazarın yakın gelecekte eski haline gelmesi pek mümkün görünmüyor. Sektör kapanan Irak pazarının yarasını körfez ülkeleri ile sarmaya çalışsa da karşılarına yüksek maliyet faktörü çıkıyor. Şu aşamada sektörün bir araya gelip, yeni pazarlar için ülke bazı stratejik adımları belirlemesine ihtiyaç vardır. Ülkenin dövize şiddetle ihtiyaç duyduğu bu dönemde en önemli ihraç kaleminin sekteye uğraması kabul edilebilir bir durum değildir. Maliyeti düşürecek tedbirler alınmalı, ihracat destekleri üreticiyi pazarda kalıcı ve rekabet edici seviyeye getirecek düzeylere çıkarılmalıdır.”