Doğal kaynakların hızla yok olmaya başlaması, enerji kaynaklarına yönelik teknolojileri geliştirmeye devam ediyor. Kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtlara ihtiyaç duyulmadan temin edilebilen, sürekli bir devinimle yenilenen ve kullanılmaya hazır olarak doğada var olan yeşil enerji; kullanım oranını tüm dünyada yükseltirken ülkemizde de gelecek vaat eden bir enerji üretim türü haline geliyor. Elektrik tarifeleri karşılaştırma ve tedarikçi değiştirme sitesi encazip.com kurucusu Çağada Kırım’ın derlediği bilgilere göre; hidrolik, rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle, dalga, gel-git gibi enerji kaynaklarını ifade eden yeşil enerji bakımından önemli bir potansiyele sahip Türkiye, jeotermal potansiyeli ile dünyada 7. Avrupa’da ise 1. sırada yer alıyor ve elektrik üretiminde yenilenebilir enerji payını giderek artıyor.
Güneş enerjisinden elektrik üretimi küresel ölçekte lider
Dünya genelinde yenilenebilir kaynaklardan sağlanarak 2020’de bir önceki yıla göre 340 TWh artışla toplamda 2 bin 805 TWh’ye ulaşan elektrik üretimi; kömür, petrol ve karbon gibi fosil kaynakları geride bıraktı. Yenilenebilir enerji üretiminde en fazla büyüme güneş enerjisinde görülürken, güneş enerjisinden 724,1 TWh elektrik üretimi gerçekleştirilirdi. Yü
Türkiye’de rüzgâr enerjisi başı çekti
Dünya daha düşük karbona doğru ilerlerken, Türkiye’de de gerek çevresel duyarlılığın artışı gerek teknolojik gelişmeler gerekse hükümet politikalarının derinleşmesiyle elektrik üretiminde özellikle hidroelektrik, rüzgâr ve güneş enerjisinin payı arttı. Türkiye, 2020 yılında toplam 45,3 TWh elektrik üretimini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağladı. 2020’de bir önceki yıla göre yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminde yüzde 20 büyüme elde edilen Türkiye’de 21,7 TWh elektrik üretimi ile rüzgâr enerjisi ilk sırada yer aldı. Rüzgâr enerjisini, 12,7 TWh ile jeotermal ve biyokütle izlerken, toplamda 10,9 TWh üretimle güneş enerjisi üçüncü sırada yer aldı.
Yeşil enerji, ‘Ulusal Elektrik Tarifesi’ndeki yerini aldı
Türkiye’de Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)’nın Yeşil Tarife (YETA) uygulaması kapsamında Ağustos 2020’de yapılan düzenlemeyle elektrik şirketleri yeşil enerji tarifeleri oluşturarak sadece karbon salınımı düşük yeşil ve yerli enerji kaynakları ile üretilen enerjiyi tüketiciye sunabiliyorlar. Bu tarifeyi tercih eden tüketicilerin faturalarında, kullandıkları elektriğin temiz kaynaklardan üretildiğini gösteren bir işaret yer alıyor. YETA'yı kullanan tüketiciler EPDK tarafından belirlenen tarife bedeli üzerinden (tüm abone gruplarında 0,757591 TL/kWh) faturalandırılırken, fatura kalemlerinde mevcut tarifeye göre herhangi bir fark oluşmuyor. Yenilenebilir enerjinin tüketiciler ve özel sektör tarafından da olarak desteklenmesini sağlayan bu uygulamaya tepkiler olumlu yönde. Konuya ilişkin olarak yeşil enerjinin çevreciliği kadar yerli ve milli kaynaklardan üretiliyor olmasının altını çizen Çağada Kırım, “Fosil kaynaklar eninde sonunda bitecek, talebin sürekli arttığı arzın ise giderek azaldığı fosil kaynakların fiyatının yükseliş trendinde olması kaçınılmaz, bundan kurtuluş için tek çözüm yerli ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapmak. Kısa vadede maliyeti olsa da bunun uzun vadede faydası tartışılmaz. Bir diğer taraftan, özellikle ihracat pazarlarımızda gittikçe önem kazanan sürdürülebilirlik beklentisi, sanayicimize de kısa sürede yansıyacak. Özellikle Avrupalı alıcılar, Türkiye’de üretilen ürünlere yeşil enerji ile üretilme şartı getirebilir. Tüm bunlar Yeşil Tarife’ye ilgiyi artıracak, toplumun bu konudaki hassasiyeti ise hem çevreye olan zararı azaltacak hem de orta vadede elektrik fiyatlarının düşmesini sağlayacak” sözlerini kaydetti.