TÜİK açıkladı.
Enflasyon yıllık %48,69
Aylık %11,10
Demek ki TÜİK bile enflasyon böyle açıklarsa vay geldi vatandaşın haline.
Doğalgaza % 20 nin üzerinde zam.
Elektrik tüm vatandaşları çarpmaya devam ediyor.
Ekonomik krizin aileleri derinden etkilediği, yerle bir ettiği şu ağır kış şartlarında insanların
ağzını bıçak açmıyor ve adeta burunlarından soluyorlar…
Bu yüzden de ülkede yaşanan hukuk ihlalleri ve özgürlüklerin askıya alınması, açıkçası
kimsenin çok da umurunda değil. Elbette hiçbir birey ülkede hukuk güvenliğinin
kalmamasından, özgürlüklerin ihlal edilmesinden mutlu değil, ama şu günlerde yaşadığı
yoksulluktan, çaresizlikten başını kaldırıp memlekette yaşanan demokrasi krizine bakacak
halde değil, ayrıca mecali de yok…
Meselenin vahametinin anlaşılması için yazılarımla ilgili gelen özel bir mailden şu cümleleri
paylaşmakta yarar olduğu kanaatindeyim, diyor ki okuyucu: “Sizi anlıyorum hukuk önemli,
adalet önemli, özgürlükler çok çok önemli ama biz açız. Karda-kışta ucuz ekmek
kuyruğunda bekliyoruz, elektrik ve doğal gaz faturalarındaki acımasızlık dayanılır gibi
değil, elektrik verilemediği için fabrikalar kapılarına kilit vuruyor. Oysa siz Sezen
Aksu’ya yapılan linç kampanyasını, gazetecilerin tutuklanmasını hatta bazı
yazılarınızda Osman Kavala’ya yapılan hukuksuzluğu yazıyorsunuz. Onlar için de
üzülüyoruz ama bizim derdimize kim çare olacak?”
Evet o meşhur türküde olduğu gibi “Dert bir değil elvan elvan/
Takatsiz kalmışım yayan…” Elbette bunca dertle, zamlarla, işsizlikle boğuşan insanların
demokratik değerlere duyarsız olduklarını söyleyemeyiz.
Ama inkarı mümkün olmayan bir gerçek var ki hukuk güvenliğinin olmadığı, insanların
fikirlerini rahatlıkla beyan etmekten bile korktuğu, çekindiği bir ülkede fukaralığın bitmesi,
insanların ekmeğinin büyümesi asla mümkün değildir.
Bilindiği gibi ‘hukuk güvenliği’ ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını ifade eder.
Eğer bir ülkede mevzuatlar, hukuki istikrarı ve şeffaflığı ortadan kaldıracak şekilde sürekli
değiştiriliyor, yargı kurumlarının yapısı alt üst edilerek savunma hakkı kısıtlanıyorsa orada
yargı bağımsızlığı zaafa uğruyor demektir, dolayısıyla hukuk güvenliği de yoktur.
Şunu açıkça ifade edelim; kimsenin kendini güvende hissetmediği, yazdığı yazıdan ve
konuştuğu sözlerden dolayı bir gece ansızın evinden alınma ihtimali olduğu, sanayicinin,
tüccarın, esnafın geleceğe yönelik belirsizlikler yüzünden kendini güvende hissetmediği bir
ülkede ekonomi gelişmez, işte hukuk bu yüzden önemlidir. Dolayısıyla insanlar kendilerini
güvende hissettikleri yerlere tatile gitmek isterler ve hukuk güvenliğinin olduğu yerlerde
yatırım yaparlar.
Eğer bugün ekonomimize yama yapmak için Katar dışında hiçbir gelişmiş ülke ile Swap
anlaşması bile yapamıyorsak, bilelim ki güçlü bir hukuk sistemimiz olmadığı içindir.
İşte tam da bu yüzden, yani hukuk devletini zaafa uğrattığımız için iktidar enflasyonu
düşüremiyor, işsizliği önleyemiyor, insanların belini büken zamlara çare üretemiyor. Çünkü
bu ülkede artı değer üretecek yeni yatırımlar yapılamıyor, var olan üretim tesislerini verimli
bir şekilde çalıştırılamıyor. Mesela yönetim beceriksizliği yüzünden evlerin ve sanayi
tesislerinin ihtiyacı olan gaz tedarikini zamanında yapamadığı için fabrikalar üretime ara
veriyor, çünkü gaz yokluğundan elektrik üretilemiydi.
Hukuk ve şeffaflık olmadığı için ülkenin milyarlarca doları hiçbir iktisadi kuralara ve yasal
mevzuata itibar etmeden, rasyonel planlaması yapılmamış tesislere adeta gömülüyor. En
dramatik örneği de İstanbul Havaalanı… İstanbul’a yağan büyük karla birlikte ‘Almanlar
kıskanıyor’ diye övündüğümüz havaalanı bir günde çöküverdi… Dünya ile irtibatı kesildi ve
dağ başında yalnızlığa terk edildi.
Devletin bakanları bile yeni havaalanına inemediler kazma-kürekle eştikleri Atatürk Hava
limanı’na inmek zorunda kaldılar, kader işte… Normal demokratik ülkelerde bir ulaştırma
bakanı havalanı’nda yaşanan sefalet görüntüleri yüzünden istifa eder ve de hesap verir, ama
bizim alaturka sistemimizde bu tür hesap verilebilirlik kuralları geçerli değildir…
Maalesef bugün, bir takım köpük gündemleri tartışmaktan halkı derinden etkileyen fukaralık
ve beceriksizlik gündemlerini konuşmaya zaman bulamıyoruz. Ve doğal olarak kimse iktidara
neden gaz tedarikinin zamanında yapılmadığını, elektrik faturalarının neden bu kadar yüksek
olduğunu soramıyor.
İktidar erkine itaat edip kulluk görevimizi yerine getirmeyi ulvi bir değer olarak gördüğümüz
için de elektrik faturalarını çok önemsemiyoruz galiba…
Yapılan düzenleme yeterli değildir.
Çünkü kışın belirtilen bu seviyeyi vatandaş çoktan aşıyor.
Gelin ciddi bir çözüm getirin şu elektriğe….