Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Hocalı katliamını unutmadı
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, açılış konuşmasına Hocalı katliamını anarak başladı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bugün 28 Şubat’ı anmak için bir araya geldik ama bugün başka bir önemli olay, 26 Şubat 1992 yani Hocalı Katliamının olduğu yıl. Azerbaycan Karabağ’da oldu bu katliam, onun yıldönümü bugün. Oradaki şehitleri de rahmetle anmak istiyorum. Bu soykırım çoğu ülkede kabul edildi ve o zaman kaybedilen haklar da alınamadı, oradaki mağduriyetler devam ediyor. Bunu da bizim dertlerimizden biri olarak görüp bu tarz şeylere karşı tavır göstermemiz yeni olayların olmasını engelleyebilir. Bunlara karşı Türk milleti olarak tavırlı olmamız lazım, onaylamamamız çok kıymetli diye düşünüyorum" dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “İnsan haklarının yüksek bir değer olarak yaşatılması gerekir”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 28 Şubat sürecinde yaşanan insan hakları ihlallerinin bir daha benzerlerinin yaşanmasının önüne geçmek için unutulmaması gerektiğini söyledi. İnsan haklarının yüksek bir değer olarak yaşatılması gerektiğini vurgulayan Tarhan, bu nedenle bu paneli düzenlediklerini ifade etti.
İnsanın insan olmaktan kaynaklanan haklarının korunmasının önemine dikkat çeken Tarhan, “İnsan hakları kapsamında yaşama hakkı, özgürlük hakkı, güvenlik hakkı, mülkiye, seyahat hakkı gibi birçok hakkı var. Ve bu hakların şu anda bizim nörobilim çalışmalarında, psikiyatri çalışmalarında ciddi bir temeli olduğu da anlaşıldı. İnsanlık tarihine baktığımız zaman hep bir hak mücadelesi ile geçmiş” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “İnsanda dört önemli duygu var”
İnsanda özgürlük, adalet arzusu, onurlu yaşama hakkı ve güven ihtiyacı olmak üzere dört önemli duygunun olduğunu vurgulayan Tarhan, “Bunlardan birisi özgürlük, insandaki özgürlükle ilgili genetik bir algoritma olduğuyla ilgili, şu anda araştırılıyor. Çünkü insanın özgürlük arzusu, beklentisi ve ihtiyacı var ve bakıyorsunuz insanlık tarihinde savaşların çoğu özgürlük arzusu, beklentisi ve ihtiyacı karşılanmadığı için yapılıyor. İkincisi insanda adalet arzusu, beklentisi ve ihtiyacı vardır. Adalet arzusu, hakkaniyet arzusu beklentisi ihtiyacı da insanın zulümden rahatsız olmasına sebep oluyor. Üçüncüsü de insanın onurlu yaşama hakkı. İnsanın sosyal olaylarının çoğunun arkasında onurlu yaşama hakkından doğan sebepler var. Kişi kuralsız ortamdan nefret ediyor. Evde, ailede kuralsız ortam varsa orada huzur olmuyor. Annenin evet dediğine baba hayır, babanın evet dediğine anne hayır diyorsa muhakkak orada bir huzursuzluk, kavga, geçimsizlik oluyor. Burada kişi kendini güvende hissedemiyor onurlu yaşama kuralı olmadığı için. Dördüncü madde ise insanın güven ihtiyacı vardır. Bir insanın kendini bir kimliğe ait hissetmesi gerekiyor, böylelikle kendini güvende hissediyor. Etnik kimlik, dini kimliklere zarar veren davranışlar çatışmaya sebep oluyor. Bunun için bu özellikteki insanların sosyal güven ve düzen ihtiyaçları var” diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Darbe yoktur diye düşünmek, korona virüsü yoktur demeye benziyor”
28 Şubat sürecinde yaşanan ihlaller nedeniyle çok sayıda kişinin mağdur olduğunu kaydeden Tarhan, “1650’nin üzerinde subay, astsubay silahlı kuvvetlerden yaş kararıyla emekli edildi. 28 Şubat; yargı, medya ve askerin ortaklaşa oluşturduğu bir darbe hareketiydi. 17-25 Aralık, yargı polis ve medya operasyonuydu. 15 Temmuz’da da Atlantikçi bir damar vardı” dedi.
“Bir ülkede bir yapıda darbe yapma imkan ve kabiliyeti varsa niyet bir gecede değişebilir” diyen Tarhan, “Bir gecede ‘Şartlar değişti, kaos var ben darbe yaptım’ diyebilir. Bu nedenle Avrupa’nın zalimleri meşhur, Asya’nın da münafıkları meşhur. Bu coğrafya çok münafık yetiştirmiştir. O nedenle darbe yoktur diye düşünmek, korona virüsü yoktur demek gibidir. Bu nedenle böyle bir tehlike var ama tedbirlerimizi alalım” uyarısında bulundu.
İsmail Kahraman: “28 Şubat sonucu alınmış bir kalkışmadır”
27. TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın da açılış konuşması yaptığı programda Kahraman, tarihimize kara bir leke olarak geçen 28 Şubat’ın önemli ve unutulmaması gereken bir dönem olduğunu belirterek “28 Şubat sonucu alınmış bir kalkışmadır. Adalet yerine gelmemiştir. Darbecilerin reçetesi x düşman icat et, karala, gözden düşür ve pasifize et hatta yok et. Maalesef Türkiye’miz, darbeler ülkeleri arasına katıldı” dedi.
İsmail Kahraman, 15 Temmuz’un da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sayesinde gerçekleştirilemeyen bir darbe olduğunu belirterek “Ama bir adam geldi, o adam inancıyla imanıyla, korkusuzluğuyla orduyu kışlaya tekrar koydu. Adı Recep Tayyip Erdoğan” dedi.
İsmail Kahraman: “Darbelerle kaybeden Türkiye oluyor”
“Bir ülkenin gelişmesi için huzur lazım” diyen İsmail Kahraman, “Düşünceye karışamazsınız. Düşündüğünü yaşamaya karışamazsınız. İnanç hürriyeti. Yaşadığını ifadeye karışamazsınız. Buna hürriyet derler. Buna zulüm ederseniz çok yanlış olur. Bir söz var, fikir ve kanaatler zulüm ve istikrar karşısında kahırlaşmış birer keçeye benzerler. Vurdukça sertleşirler. Sertleşiyorlar ve cevabını alıyorlar. Ama kaybeden Türkiye oluyor. Tarihe ve kalkınma hamlelerine bakın o tarihlere rastlar. Tarihte tam gelişiyorsunuz, grafik yükseliyor, bir darbe oluyor ve pat birden düşüyorsunuz. 27 Mayıs böyledir. 12 Mart böyledir. 12 Eylül böyledir. 27 Nisan böyledir. 28 Şubat böyledir” dedi. İsmail Kahraman, “Biz, bize yapılan yanlışları unutmamalıyız. Tarihten ibret almalıyız. Hatırlatmalıyız” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Zelka, darbelerin ekonomik etkilerini değerlendirdi
Üsküdar Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Zelka da açılış konuşmasında Türkiye’de yaşanan darbe ve darbe girişimlerinin ekonomik ve sosyal etkilerine değindi.
E. Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi: “Darbenin üç faktörü var”
Açılış konuşmalarının ardından “İnsan Hakları Bağlamında 28 Şubat” paneline geçildi. Hak ve Adalet Derneği (HAKDER) Başkanı Av. Bülent Demir’in moderatörlüğünü yürüttüğü panelde ASDER Onursal Başkanı E. Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, darbelerde üç ana faktör olduğunu dile getirerek "Birincisi darbeleri destekleyen mevzuat, ikincisi milletin manevi değerlerine zıt ideolojik kadrolaşma, üçüncüsü koalisyona ihtiyaç gösteren istikrarsız dönemler. Bu üçü bir araya geldiği zaman darbe olmuştur." diye konuştu.
Başkanlık sisteminin başlı başına istikrarı koruyan, muhafaza eden bir yönetim sistemi olarak devletin anayasasına girdiğini kaydeden Tanrıverdi, başkanlık sistemi olmazsa mutlaka koalisyonlar dönemleri olacağını ifade ederek “Yani parlamenter sistemde koalisyon dönemleri olur, koalisyonlar da istikrarsızlığa sebep verir. İstikrarsız durumda da darbecilerin darbe damarları kabarır. O bakımdan Başkanlık sistemi başlı başına istikrar sağlaması bakımından darbenin o üç temel sebebinden istikrarsızlık dönem olmayacağından çok önemli bir tedbir olarak bugün devlet yönetimimize girmiş durumdadır. Bunun kurumsallaşıp sağlam bir şeye oturması için hem yöneticilere hem de milletimize gerçekten büyük görev düşmektedir” dedi.
Av. Şeyma Döğücü : “Biz mağdur değil, mağrur olduk”
Panelistler arasında olan Sancaktepe Belediye Başkanı Av. Şeyma Döğücü de 28 Şubat’ta özellikle kadınların büyük mağduriyetler yaşadığını belirterek “Ancak tüm bu yaşananlara rağmen biz mağdur olmadık, hep mağrur olduk diyorum. Biz bu mücadelemizin arkasında dimdik durduk. Biz bu sayede parmakla gösterilen bir ülke olduk. Vazgeçmeyen kızlarımız sayesinde bugünlere geldik” dedi.
Av. Süleyman Arslan: “28 Şubat’ta kahramanca duruş sergilendi”
Panelistlerden Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Av. Süleyman Arslan ise 28 Şubat’ta bir kesimin çok kahramanca bir duruş sergilediğini belirterek benzer girişimlerde de o duruşun mutlaka sergilenmesi gerektiğini söyledi. Süleyman Arslan, kurum olarak insan hakları konusunda ortak çalışmalar yürütmek amacıyla Üsküdar Üniversitesi ile kurum olarak bir iş birliği anlaşması yapacaklarını da söyledi.
Üsküdar Üniversitesi Televizyonu’nda (ÜÜTV) canlı olarak yayınlanan panel, katılımcıların hatıra fotoğrafı çektirmesi ile sona erdi.