Milletin huzur ve refahı ekonomik çizgisi ile oluşur.
Eğer vatandaşın ekonomisi bozuk ise bunu ne iç nede dış düşmanlara bağlamak tam acziyettir.
Siyasiler vatandaştan oy almak istiyorlarsa köklü kurumlarla uğraşmayı bırakıp,vatandaşın sofrasına bir el atsınlar.
Anayasa Mahkemesi ile ,Türk Tabipler Birliği ile Barolar ile uğraşmak yönetenlere ve siyasilere oy getirmez.
Baroları böldünüz,kurduğunuz baroların seçimini yapamıyorsunuz.
Pandemiyi bahane ediyorsunuz.
Kolay değil İstanbul”da 20 bin Ankara”da 10 bin,Antalya ve İzmir”de 5 bin üye bulmak.
Asker uğurlamaları,düğünler,siyasi parti il ve ilçe kongreleri pandemiye takılmıyor,baroların seçimi takılıyor.
Gülünç bir durum.
Anayasa Mahkemesinin üye yapısına bir göz atalım.
Ak Partinin seçtiği Cumhurbaşkanı Abdullah gül 4 üye atamış.
Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan 5 üye atamış.
TBMM de AK Partinin oyları ile 3 üye atanmış.
İşte yapı.
Sayın Bahçeli bunu biliyor her halde.
Bu Mahkeme kararları verirken Uluslararası hukuku elbette gözetecek.
Geçenlerde Karar gazetesinde arkadaşım dostum Mehmet Ocaktan güzel bir konuyu ele almış ve yazmıştı.
O yazıdan bir parağraf sizlere aktarmak istedim.
“Gelişmiş ülkelerle geri kalmış ülkeler arasındaki mesafenin giderek açılması Sanayi Devrimi ile başlamıştır.
Genellikle Üçüncü Dünya ülkeleri ve İslam coğrafyalarındaki hakim dil, Batılı ülkelerin sömürü ve İslam düşmanlığı üzerinden bu ülkeleri geri bıraktığı şeklindedir. İslam ülkeleri dahil geri kalmış ülkelerin aydınlarının temel tezleri de daha çok emperyalist mağduriyet üzerine bina edilmiştir. “
Bizde ise hayali yaratılan iç ve dış düşmanlara bağlıyoruz.
Evet şimdi bizde kötüye giden her şeyi birilerine yıkmak yerine kendimize dönüp bir öz eleştiri yapmak zorundayız.
Bu gün Bakanlıklardaki aksaklıklar iş görmez hale gelmesi sistem ve yöneticilerin hatası değil mi.
Her şeye kulaklarını tıkamış bazı Bakanlar başında bulundukları Bakanlıkları çökerttiler.
Bunlar ne iç nede dış düşman işi.
Bütün Dünya Pandemi ile uğraşıyor.
Ama hiç birinin ekonomileri yerle bir olmadı.
Bakın Sağlık Bakanlığının hastanelerine artık medikalciler malzeme vermiyor.
Çünkü para yok.
Her gün Bakanlıkların önünde ellerinde alacak belgeleri ile gariban müteahhitler alacaklarının peşinden koşturuyorlar nafile.
Bunları görmeyen siyasiler kurumları hedef alıp günden mi değiştirmek istiyorlar.
Yanılıyorlar.
Vatandaş artık kanmıyor bu söylemlere.