Evet;
İnsanlarımızda şunu gördüm
Sevgili okuyucularım
Türkiye’nin bir çok ilini gezdim.
Karamsarsızlık.
Asla böyle bir şeye kapılmayın.
Her şeyi düzeltmek sizin elinizde.
Türkiye’nin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle içine girdiği siyasi tıkanmışlıktan
kurtulması gerektiği konusunda genel bir kanaatin oluştuğu muhakkak. Çünkü bu
alaturka sistemle kurumlar büyük ölçüde kan kaybetmiş, devlet aklı toplumun temel
sorunları konusunda çözüm üretme kabiliyetini de büyük ölçüde yitirmiş durumda, bu
yüzden de kelimenin tam anlamıyla bir yönetim krizi yaşanıyor.
Şimdi bu yönetilemezlik halinden çıkış konusunda Türkiye’nin önünde 2023 gibi tarihi
bir fırsat bulunuyor. Bu çerçevede muhalefet partilerinin oluşturduğu 6’lı masa tarihi
değişim açasından çok önemli bir imkan. Özellikle Cumhur İttifakı, Türkiye’nin içine
düştüğü bu kaos halinden çıkış konusunda önemli bir adres haline gelen 6’lı masayı
dağıtmak için tam bir kuşatma hali uyguluyor.
Zaman zaman küçük yol kazaları yaşansa da muhalefet değişim yolunda kararlı
yürüyüşünü sürdürüyor. Elbette çok kolay değil, özellikle de Türkiye’nin toplumsal
yapısında yıllara dayanan “ideolojik mahalle” anlayışı dikkate alındığında değişimin
ne kadar zor olduğu daha da iyi anlaşılacaktır.
6’lı masayı oluşturan liderler bütün farklılıklarına rağmen hukuk devleti, demokratik
değerler, şeffaflık, hesap verilebilirlik gibi temel ilkeler ekseninde ortak hedeflerde
buluştukları halde bu partilerin kapsama alanı içinde yer alan bazı kesimlerin, henüz
meselenin ciddiyetini tam anlamıyla kavrayamamış olmaları ciddi bir risk alanı
oluşturuyor.
Zira Türkiye’nin sosyolojik gerçekliğini doğru analiz edemeyen bu çevreler, sanki AK
Parti iktidarı şimdiden kaybetmiş ve muhalefet işbaşı yapmaya hazırlanıyormuş gibi
bir hava içindeler. Evet AK Parti iktidarı ve ortaklarının millet nezdinde ciddi itibar
kaybı yaşadığı bir gerçek. Ancak bir siyaset ustası olan Tayyip Erdoğan’ın şapkadan
ne tür tavşanlar çıkarabileceğini henüz kimse bilmiyor.
Hal böyleyken, muhalefet partilerinin hinterlandında yer alan ve kraldan çok kralcı
geçinen çevrelerin, erken zafer havasına girmemesinde fayda var. Bu çerçevede
özellikle muhalif konumda olan bazı televizyon kanallarındaki kimi yorumcuların
dindar-muhafazakar kesimlere tepeden bakan küçümseyici tavırlarının son derece
tehlikeli olduğu kanaatindeyim. Çünkü bu tavır hem 6’lı masanın toplumda yarattığı
sinerjiyi zayıflatıyor, hem de hala tereddütler yaşayan muhafazakar kesimleri
ürkütüyor.
Zaman zaman muhalif kanallardaki yorumlarım dolayısıyla uyarılarda bulunan bir
komşum aradı ve bu kanallardaki yorumlardan rahatsızlığını dile getirdi: “Yıllardır
AK Parti’ye oy veren birisi olarak karar verdim artık vermeyeceğim, ama henüz
kime oy vereceğime de karar vermedim. Sol kanalları izlerken fark ettim ki
bunlar asla demokratik bir değişime kapı aralayamazlar, çünkü 1940’lardan
buraya henüz gelememişler. Ve kesinlikle Tayyip Bey’in kazanması için
çalışıyorlar.”
Komşum biraz abartmış olabilir, ama kesinlikle yabana atılmaması gereken bir
uyarı…
Maalesef Ortodoks sol ve Ortodoks İslamcılar, Türkiye’nin değişiminin önünden
büyük engel oluşturmaya devam ediyorlar. Nitekim Hitler’in 21. Yüzyıl versiyonu
olan Putin’in Ukrayna’yı işgalinde de gördük ki hiçbir zaman bir araya gelmesi bile
düşünülemeyen bu iki Ortodoksi yapı, garip bir şekilde Putincilikte ittifak oluverdiler…
Doğrusu bu ulusalcı solcularla İslamcılar, günün sonunda Cumhur İttifakı ortak
paydasında buluşurlarsa hiç şaşırmam. Çünkü her ikisinin de genetik kodları asla
demokrasiyle uyumlu değil… Bu yüzden de 6’lı masayı oluşturan liderlerden pek
hazzetmiyorlar, dahası bütün farklı kesimleri kucaklamaya çalışan Kemal
Kılıçdaroğlu’ndan bile çok mutlu değiller…
Ama bir şeyi unutuyorlar, eğer Kılıçdaroğlu’nun kurduğu ‘dostluk
masası’ olmasaydı, yerel seçimlerdeki başarı asla mümkün olamazdı.
Evet Türkiye’nin önünde zor bir süreç var; ancak 6’lı masayı oluşturan
liderler ’güven’ ve kararlılık temelinde sonuna dek yürümeyi başarabilirlerse, Cumhur
İttifakı’nın, değişime direnen ulusalcı solun ve Ortodoks İslamcıların yollara döşediği
mayınlara rağmen, Türkiye bu kaos ortamından güvenli limana ulaşmayı
başaracaktır.
Bu da sizin elinizde.
Seçim gelecek,oylarınızı kullanacaksınız.