DEVA Partisi Sektörel Politikalar Başkanı Birol Aydemir, Tarım Bakanlığı’na bağlı Biyogüvenlik Kurulu’nun genetiği değiştirilmiş (GDO’lu) bazı soya fasulyesi ve mısır çeşitlerinin hayvansal yem amaçlı ithalatına 10 yıl süreyle izin vermesine ilişkin açıklamada bulundu.
Yemin yüzde 45’i ithal, GDO’lu ithal ürün adedi 39
Ülkemizde üretilen yem miktarının yeterli olmaması nedeniyle hayvan yeminin yaklaşık yüzde 45’ini ithal ettiğimizi belirten Aydemir, son dönemde Biyogüvenlik Kurulu kararlarıyla ithal edilerek kullanımına izin verilen GDO’lu ürün sayısının 39’a ulaştığını ve bu ürünlerin 36 adedinin (13 soya, 23 mısır) yem sanayinde kullanıldığını vurguladı.
‘Kötü yönetim yüzünden ülkemiz ithalata bağımlı’
Birol Aydemir şunları ifade etti: “Ülkemizde GDO’lu ürünlerin ekilmesi, üretilmesi ve insan gıdasında kullanılması kesinlikle yasaklanmış olmasına rağmen, bizzat Tarım Bakanlığı tarafından yapılan denetimler durumun aksi ve vahim olduğunu göstermektedir. Ülkemiz tarım alanlarının coğrafi durumu, her geçen yıl artan genç nüfusumuz ve buna ek olarak kötü yönetim sonucu tarım politikalarının yetersiz ve öngörülemez olması soya fasulyesi ve mısır gibi bazı tarım ürünlerinde ithalata bağımlı hale gelmemize neden olmuştur. Buna karşın tüketicilerin çok hassas olduğu GDO konusunda bilimsellikten uzak, temelsiz ve popülist fikirler konunun taraflarını kutuplaştırarak süreci çözümsüzlüğe itmektedir.”
‘Uzun vadedeki sonuçları tam bir bilinmezlik’
Aydemir ayrıca tarımda kullanılan GDO’lu tohumlar ve bu tohumların uzun vadede nasıl sonuçlara sebep olacağının bilinmemesine ilişkin şunları söyledi:
“Dünya tarımsal üretimi ve ticaretinde yüksek verimli GDO’lu ürünlerin payının artıyor olmasından dolayı GDO’lu ürünler bir gerçeklik olarak karşımızdadır. Ülkemizde sadece mısır ve soya fasulyesi için ithalat izni bulunurken; şeker pancarı, pirinç, kanola ve pamuk gibi tarım ürünlerinde de GDO’lu tohumlar dünya genelinde kullanılmaktadır. Ancak tarım ilaçlarının kullanımını azaltan ve verimlilik sağlayan GDO’lu tohumların uzun vadede nasıl sonuçlara sebep olacağı yapılan araştırmalara rağmen henüz tam anlamıyla bir bilinmezlik içindedir.”
10 çözüm önerisi
Birol Aydemir GDO’lu ürünlerin hayvancılık ve tarım sektörlerindeki kullanımına son verilmesine ilişkin DEVA Partisi’nin çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
1.Ülkemizin tarımsal üretim kapasitesinin artırılarak hayvansal üretim için vazgeçilmez olan soya fasulyesi ve mısır türevleri için dışa bağımlı GDO’lu ithal hammadde yerine yerli üretim GDO’suz hammadde üretimi yaygınlaştırılmalıdır.
2.Uzun vadeli ve sürdürülebilir politikalar uygulayarak hayvancılık sektörünün tüketiciler de dahil tüm paydaşlarının öncelikleri dikkate alınarak sağlıklı arz ve talep dengesi oluşturulmalıdır.
3.Cumhurbaşkanlığı tarafında OHAL döneminde çıkarılan KHK ile yapısı değiştirilen Biyogüvenlik Kurulu’nun siyasi baskılardan ve ön yargılardan uzak, bilim temelli yapısı bir an önce tesis edilmelidir.
4.Tarım Bakanlığı izlenebilirlik konusunda kırtasiye yükü oluşturan verimsiz uygulamalarını sonlandırmalı bunun yerine etkili ve verimli denetim mekanizmaları kurulmalıdır.
5.Verilecek ithal izin miktarı ve ithalat yapılacak dönem ülkedeki hayvan yemi piyasasını olumsuz etkilemeyecek şekilde olmalıdır.
6.İthalat izni verilecek kota miktarı, hayvan yemi talebi oranı ile sınırlandırılmalıdır.
7.Üniversiteler ile iş birliğine gidilerek GDO konusunda yapılan çalışmalar teşvik edilmeli, yurt dışı gelişmeleri izlenmedir.
8.GDO konusunda hassasiyeti yüksek olan AB ülkelerinin yasal mevzuatı yakından incelenmeli ve sektör paydaşlarının talepleri AB normları dikkate alınarak karşılanmalıdır.
9.Tüketicilerin tercihlerini yapabilmesi için Almanya, Fransa, Lüksemburg ve Avusturya gibi Avrupa Birliği ülkelerinde görüldüğü üzere, üreticilerin ürünlerin üzerine genetiği değiştirilmiş yem ile beslenmemiş hayvanlardan elde edildiğine dair ibare ve logolar kullanması uygulamasına başlanmalıdır.
10.GDO konusunda kamuoyu şeffaf ve tarafsız bir şekilde bilgilendirilmeli, fayda/zarar analizlerinin uzmanlar tarafından rasyonel bir şekilde tartışılmasına olanak sağlanmalıdır.”