banner13



Türkiye bağımsız bir yargı sistemine geçtiği ve hukukun üstünlüğü sağladığı
zaman daha çok yol alır.
Mehmet Şimşek’in, ekonomiyi hayali modellerden kurtararak rasyonelleşmeye
yönelmesi, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın mafyatik yapılarla mücadelesi
uluslararası alanda meyve verdi ve Türkiye önünü kapatan ‘gri liste’den çıktı.
Bilindiği gibi Türkiye, Mali Çalışma Grubu (FATF) tarafından kara paranın aklanması
ve terörizmin finansmanını engellemede yeterli çabayı göstermediği gerekçesiyle gri
listeye alınmıştı.
Doğrusu Türkiye’nin özellikle son beş yılda yaşadığı kötü yönetim anlayışını görünce
hayıflanmamak mümkün değil. Zira iktidar son beş yılda bu gri listeye girmek için o
kadar çok uğraştı ki şimdi düşününce başımıza daha büyük felaketlerin gelmediğine
şükretmemiz gerekiyor.
Düşünün ki ‘kara para’ tüccarları memlekette racon kesiyor, mafyatik abiler
bakanlarla afilli resimler çektiriyor, sonra da elini kolunu sallayarak kapağı yurt dışına
atıyorlardı. Bakan değişimiyle birlikte bu yapılara karşı ciddi bir mücadele süreci
başladı. Bakan Yerlikaya’nın şu sözleri Türkiye’nin nasıl bir bela ile karşı karşıya
olduğunu net olarak ortaya koyuyor: “Başta terör ve o hainlerin finansmanıyla,
organize suç örgütleriyle, zehir tacirleriyle, göçmen kaçakçılığı
organizatörleriyle, kara para aklayan suç odaklarıyla mücadelemizi kararlılıkla
sürdürmeye devam edeceğiz.” Kimse alınmasın ama Yerlikaya’nın ifadeleri, bize
bir önceki bakan döneminde bu kirli yapılarla yeterince mücadele edilmediğini
gösteriyor.


Elbette Türkiye buraya bir günde gelmedi. Hatırlayalım iktidar, Varlık Barışı
çerçevesinde tam sekiz kez düzenleme yaparak yurt dışından para
getirenlere ‘nerden buldun’ diye sormadan ülkeye girişine izin verdi. Bilindiği gibi
Varlık Barışı’nın uygulandığı o günlerde hukukçular, “Varlık Barışı uygulamasının
kara para aklamanın en kolay yollarından birisi” olduğu konusunda uyarıda
bulunmuşlardı.
Oysa dönemin içişleri bakanı, kaynağı belirsiz paraların sorgusuz-sualsiz ülkeye
girişine izin verilmesini görmezden gelerek hepimize başka bir hikaye anlatıyordu…
Bakan Soylu’ya göre ‘gri liste’ye kara para benzeri ‘kirli işler’ yüzünden değil, ‘dış
güçler’in bize öfkesi yüzünden girmiştik. Bakanın o günlerde anlattığı süslü masal
aynen şöyleydi: “Osman Kavala’yı serbest bırakmadık, Demirtaş’ı serbest
bırakmadık, PKK ve FETÖ ile mücadelede kimseden talimat almadık diye
Türkiye’yi gri listeye aldılar.” (22 Ekim 2021)
Her ne kadar ‘vatan-millet’ masalları anlatarak insanlar manipüle edilmeye çalışılsa
da “gerçeklerin ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.”

Her ne kadar ‘vatan-millet’ masalları anlatarak insanlar manipüle edilmeye çalışılsa
da “gerçeklerin ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.”
İşte tam da o gerçeklerle yüzleşiyoruz şimdi… Ama ne hikmetse Türkiye’yi bu
görüntüye mahkum edenler, sanki hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi ezberlerini aynen
tekrarlamaya devam ediyorlar. Gri listeden çıkışımızı sosyal medya
hesabından “Türkiye, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde tüm kurumlarının
çalışmasıyla hiç hak etmediği gri listeden çıktı” cümleleriyle duyuran Soylu da
son derece mutlu ve mesut… Anlaşılan o ki bu listeye girişimizde kimlerin dahli
olduğunu hiç hatırlamıyor ya da hatırlamak istemiyor.
Neyse ki bu meselede vebali olanların yarattığı kabus bitti ve Türkiye’nin
görünümünü bozan bu utanç liginden şimdilik çıkmış bulunuyoruz. Ama bilelim ki bu
sadece bir başlangıç, yani ‘gri liste’den çıkınca Türkiye bir anda güllük gülistanlık
olmayacak.


Haklı olarak bugün iktidar ‘gri liste’den çıkışımızı ‘büyük başarı’ olarak alkışlıyor,
ama biliyoruz ki üç yıl önce Türkiye’yi bu liste ayıbına mahkum eden de yine aynı
iktidardı. Eğer normal demokratik bir ülkede yaşıyor olsaydık, iktidarın kendi yarattığı
bu ayıptan dolayı halktan özür dilediğine de şahit olurduk. Ama ne yazık ki bizim
iktidarlarımızın böylesine erdemli bir siyaset özelliği bulunmuyor
Çünkü bizim yöneticilerimiz ‘gri liste’ meselesinde olduğu gibi suçüstü
yakalandıklarında, olayın gerçek sorumlusunun ya muhalefet (mesela CHP) ya da dış
güçler olduğunu söyleyerek kendilerini temize çıkarırlar. Neyse ki şimdi başarı var ve
doğal olarak yeni düşmanlara ihtiyaç yok…
Ama unutmayalım FAFT başkanı “Tetikte kalıp izlemeyi sürdüreceğiz” ifadesini
kullanıyor. ‘Kara para’ ile mücadeleyi unutup yeniden üç yıl önceki alışkanlıklarımıza
geri dönersek, yeni bir ‘gri liste’ ayıbıyla karşı karşıya kalabiliriz.
Gri listeden çıkışın, uluslararası yatırımlar noktasında pozitif bir etki yaratacağı kesin,
ancak bu Türkiye’nin sürdürülebilir bir ekonomik yapı oluşturabilmesi için tek başına
yeterli bir durum değil.
Zira bizim kurtulmamız gereken başka ayıplı listelerimiz var. Mesela, halen ‘hukukun
üstünlüğü’ endeksinde, basın özgürlüğü, şeffaflık ve yolsuzluk endeksinde
demokrasi liginde değil, antidemokratik ülkeler liginde yer alıyoruz. Bu ayıplardan
kurtulmadan Mehmet Şimşek’in hedeflediği rasyonel ekonomide başarıya ulaşmak
hiç kolay olmayacak.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner22